Kira ilişkisini düzenleyen mevzuatın kiracıyı korumaya daha eğilimli olduğu aşikârdır. Bu durum ise mal sahiplerinin kiracıları tahliye etmesini zorlaştırmaktadır. Kiraya verenler, bu zorluğun önüne geçebilmek için (özellikle kira sözleşmesi imzalanırken) sıklıkla kiracılardan tahliye taahhütnamesi almayı tercih etseler de bu süreçte tarafların belirli hususlara dikkat etmesinde fayda vardır. Zira belirli unsurları ihmal etmek, her iki taraf için zaman ve nakit kaybına sebebiyet verebilir.

Tahliye taahhütnamesi ve gayrimenkul hukukuna ilişkin sorularınızda bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=doUZp2TR4sk

İlgili Konu Başlıkları

  • Tahliye taahhütnamesi
  • Tahliye taahhütnamesi örneği
  • Kiracı tahliye taahhütnamesi
  • Tahliye taahhütnamesi ile kiracı nasıl çıkarılır
  • Tahliye sözleşmesi
  • Tahliye taahhütnamesi nedir
  • Kiracı tahliye
  • Kiracı tahliye davası
  • Kiracı tahliye süresi

Kiracıdan Tahliye Taahhütnamesi Alırken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Genel kural olarak tahliye taahhüdünün

alınması gerekmektedir. Aksi takdirde tahliye taahhütnamesi usulüne uygun şekilde alınmamış olacaktır. Her ne kadar ispat kolaylığı açısından noter huzurunda verilmesi daha sağlıklı olsa da, böyle bir zorunluluğun bulunmadığını da belirtmek gerekir.

Bu noktada kiraya verenlerin sıklıkla yaptığı bir hata olarak; kira sözleşmesinin imzalandığı aşamada alınan tahliye taahhütnamelerin geçersiz olduğunu belirtmek gerekir. Ülkemizde dikkat edilmeyen hususlardan bir diğeri ise tahliye taahhütnamelerinin belirli bir tarihi içerecek şekilde alınmamasıdır. Kanun uyarınca (3 Haziran 2018 gibi) belirli bir tarihi içermeyen tahliye taahhütnamelerinin de geçersiz olduğunu hatırlatmak gerekir.

Tahliye taahhüdü alınacak konut, eğer bir ailenin ikamet ettiği “aile konutu” ise bu durumda diğer eşten de onay almakta fayda vardır. Ayrıca eğer gayrimenkul, birden fazla kişiye kiraya verilmişse, bu durumda tahliye taahhüdünün tüm kiracılardan birlikte alınması gerekecektir.

Bu noktada belirtmek isteriz ki; her ne kadar tahliye taahhütnamesi bir şarta bağlanamasa da, belirlenen tarihte taşınmazın tahliye edilmemesi halinde kiracının cezai şart ödeyeceği tahliye taahhütnamesinde kararlaştırılabilir.

Bu kapsamda örneğin 4 Nisan 2019’da işyerini tahliye edeceğini, geciken gün başına 350 TL cezai şart ödeyeceğini beyan eden bir kiracı, söz konusu tarihten daha geç tahliye etmesi halinde kararlaştırılan cezai şartı ödemekle mükellef olacaktır.

Peki Tahliye Taahhütnamesi, Tarihsiz Şekilde Verilirse?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, tahliye taahhütnamesinin önemli unsurlarından birisi de tarihin belirli olmasıdır. Ancak uygulamada tarih kısmının boş bırakılarak tahliye taahhütnamesi verildiğine şahit olunabilmektedir. Bu noktada her ne kadar normal şartlarda böyle bir taahhütnamenin sonuç doğurmayacağı söylenebilse de, kiraya verenin üstünü güncel bir tarihle doldurduğu durumlarda kiracılar söz konusu durumu ispat etmekte zorlanabileceklerdir.

Örneğin; 2015 Mayıs tarihinde kiralanan bir dükkân için kiracıdan tarih kısmı boş bir taahhütname alındığını varsayalım. Bu durumda eğer işyeri sahibi kötü niyetli davranarak kiracıyı çıkartmak ister ve boş bırakılan tarih kısmını yazıcıdan çıktı almak suretiyle doldurursa, kiracının tarih kısmını mal sahibinin doldurduğunu ispat etmesi gerekecektir. Ülkemiz şartlarında bu tarz ispat faaliyetleri oldukça zor olduğundan ve dava (bir şekilde kazanılacak olsa bile) sona erene kadar kiracı çoktan tahliye edilmiş olabileceğinden ötürü dikkatli olmakta fayda vardır.

Bu gibi durumları önleme adına kiracılar boş tahliye taahhüdü vermemeli, bir şekilde vermek zorunda kalırlarsa aynı belgenin nüshasını alarak saklamalıdırlar. Benzer şekilde, sözleşmenin imzalandığı gün (ileri bir tarihte verilmişçesine) alınan tahliye taahhütnamelerinin de gerçekten hangi gün alındığının kiracılar tarafından ispat edilmesi, şu aşamadaki sistemde kolay gözükmemektedir. Dolayısıyla bu hususta da tedbirli olmakta fayda vardır.

Tahliye Taahhütnamesi Örneği

….. TC Kimlik Numaralı …….. adresinde mukim …… ‘den kiraladığım ……. adresinde bulunan kiralık gayrimenkulü …./…../….. tarihinde hiç bir şart ve koşul ileri sürmeksizin, …. tarihli kira sözleşmesine uygun şekilde ayıpsız ve hasarsız şekilde tahliye etmeyi taahhüt ederim. Belirttiğim tarihten daha geç yahut Sözleşme’ye aykırı şekilde tahliye işlemlerini gerçekleştirmem halinde doğacak her türlü zarar şahsıma ait olup bu zarardan kaynaklanan masrafları ivedilikle ödeyeceğimi kabul ve beyan ederim.

Kiracının Adı ve TC Kimlik No’su

Kiracının Adresi:

İmza

Bu noktada her tahliye taahhütnamesinin farklı mahiyetleri bulunabilecek olup özellikle büyük meblağlı kira sözleşmeleri için alınacak tahliye taahhütnamelerinde uzman avukatlara danışmanız önem arz etmektedir

Kiracının Tahliyesi Nedir?

Esasında taahhütname almak kiracının tahliyesi için her zaman yeterli olamayabilir. Zira kiracı gerek kendisinden kaynaklanan gerekse de diğer sebeplerden ötürü, taahhütnamede bildirdiği sürede kiralananı tahliye edemeyebilir.

Bu gibi durumlarda taahhütnamede belirtilen tarihten itibaren bir ay içerisinde kiracı aleyhine icra takibi başlatılabileceği gibi sulh hukuk mahkemeleri nezdinde dava da açılabilir. Tahliye taahhütnamesi, (varsa) alt kiracılar için de hüküm doğuracaktır.

Son olarak belirtmek gerekir ki, kiracıların tahliyesi yalnızca kiracılardan taahhütname almak suretiyle olmayıp kiraya verenlere birçok imkân tanınmıştır. Bu noktada kiracıların tahliye edilmesiyle ilgili daha detaylı bilgi edinmek için “ Kiracının Tahliyesi İçin İcra Takibi Başlatmakbaşlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Tahliye taahhütnamesine ilişkin hukuki sorunuz olması halinde bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz.

TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ YARGI KARARLARI

Kiracı Tahliye Taahhütnamesi

İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalı. tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacı kiralayan tarafından davalı kiracı hakkında, tahliye taahhüdüne dayanarak başlatmış olduğu icra takibine borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine davacı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması, takibin devamı ve tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmesi üzerine karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, 01.07.2011 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile 01.09.2010 tanzim ve 30.06.2011 taahhüt tarihli belgeye dayanarak taşınmazın tahliyesini istemiş, davalı borçlu süresi içinde yapmış olduğu itirazında, takibe dayanak yapılan taahhütnamedeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüştür. Davacı alacaklı takibin durması üzerine, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasına ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

Kiracının Tahliyesi

İİK.nun 275.maddesi ve 04.12.1957 tarih 11/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince alacaklının, imzası ikrar olunsa bile tarihi inkar edilen tahliye taahhüdüne dayanarak itirazın kaldırılmasını isteyemez. Tahliye taahhüdüne dayalı icra takibinde dayanak tahliye taahhütnamesi noterlikçe tanzim veya tasdik edilmiş değildir. Kiralayan davacı adi yazılı tahliye taahhüdüne dayandığına, kiracı davalı da bu adı yazılı tahliye taahhüdündeki imzasını açıkça inkar ettiğine göre icra mahkemesinin inkar edilen imzayı incelettirme yetkisi olmadığı gözetilerek itirazın kaldırılması ve tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliyeye karar verilmesi doğru değildir.

Karar bu nedenle bozulmalıdır.

Kiracı Tahliye Davası

Dava tahliye taahhüdü nedeniyle kiralananın tahliyesine yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının 25.11.1997 başlangıç tarihli sözleşme ile kiracı bulunduğunu, davalının 30.10.2006 tarihinde taşınmazı tahliye edeceğine dair 10.5.2006 tarihinde tahliye taahhüdü verdiğini, tahliye edeceği tarihte taşınmaz tahliye edilmeyince hakkında icra takibi yaptıklarını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ve kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı ise müvekkilinin 1997 yılından beri kiracı olduğunu, her yenilenen kira sözleşmeleri ile tahliye taahhüdü alındığını, bu tahliye taahhüdü nedeniyle kiralayanın talep edeceği kira bedelinin ödeme zorunluluğu ile karşı karşıya kaldıklarını, tahliye taahhüdündeki düzenleme tarihinin sonradan atıldığını, şimdiye karar verilen tahliye taahhütlerinin tahliye amaçlı kullanılmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Tahliye taahhütnamesi ile kiracı nasıl çıkarılır

Taraflar arasında düzenlenen 25.11.1997 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli sözleşme ile 1.3.2006 başlangıç tarihli ve 20.12.2006 bitiş tarihli yenileme sözleşmesi konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık yenilenen sözleşme ile verilen tahliye taahhüdünün geçerli olup olmadığı noktasındadır. Takibe dayanak yapılan 10.5.2006 düzenleme tarihli ve 30.10.2006 tahliye tarihli tahliye taahhüdü 1.3.2006 başlangıç tarihli yenileme sözleşmesinden sonra verildiği anlaşılmaktadır. Davalı taahhütnamedeki düzenleme tarihinin sonradan atıldığını belirtmiş ise de, taahhüt altındaki imzaya karşı çıkmadığından davalı imzalı boş kağıdın istenildiği gibi doldurulacağını peşinen kabul etmiştir. Açığa imza atan kimse bunun sonucuna katlanmak zorundadır.

Öte yandan tevali eden tahliye taahhütleri geçerli olduğundan her yıl yenilenen sözleşmelerde tahliye taahhüdü alınması en son kiralananda oturulurken verilen tahliye taahhüdünü geçersiz kılmayacağı gibi tahliye taahhüdü son dönem yenilenen kira sözleşmesi süresi içinde kalmaktadır. Bu nedenle yenilenen sözleşmenin bitiş tarihinin 20.12.2006 olması, 10.5.2006 düzenleme ve 30.10.2006 tahliye tarihli taahhütnamenin geçersiz olduğu anlamına gelmez. O nedenle davanın kabulü ile itirazın iptaline ve tahliyeye karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın red edilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.

Şirket Tahliye Taahhütnamesi

Dava itirazın iptali ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece itirazın iptaline ve tahliyeye karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının 20.08.2002 başlangıç tarihli ve bir yıllık kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, davalının 18.12.2002 tanzim ve 20.08.2002 tahliye tarihli tahliye taahhüdü verdiğini, davalının taşınmazı tahliye etmemesi üzerine tahliye taahhüdüne dayalı icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takip durduğundan davalının itirazın iptaline ve tahliyeye karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili,cevap dilekçesinde, tahliye taahhüdünde imzası bulunan K1 isimli kişinin tek başına davalı şirketi temsile yetkisi bulunmadığını, kira sözleşmesinde şirketi temsilen çift imza bulunduğunu, tahliye taahhüdünün geçerli olmadığını, ayrıca tahliye taahhüdünün kira akdi ile aynı gün imzalanması nedeniyle de geçersiz olduğundan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece itirazın iptaline ve tahliyeye karar verilmiştir.

Davacı ve davalı arasında 20.08.2002 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. İcra takibine ve karara dayanak yapılan 18.12.2002 tanzim tarihli tahliye taahhüdünde, F1 Pazarlama ve Tic.Ltd.Şti kaşesi altında bir imza bulunduğu ve bu imzanın da davalı şirketi temsile yetkili şirket müdürlerinden K1’a ait olduğu davalı tarafın da kabulündedir.

Dosya arasında mevcut Ticaret Sicil Gazetesinden, davalı F1 Pazarlama ve Tic.Ltd.Şti’ni müdürlerin temsil edeceği ve şirketin K2 ve K1’ın şirket kaşesi altına müşterek imzalarıyla ile temsil edecekleri anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinde kiracı olarak davalı şirket kaşesi altında şirket müdürlerinin her ikisinin de imzası bulunmaktadır. Ancak takibe ve davaya dayanak yapılan tahliye taahhüdü şirketi temsile yetkili müdürlerden sadece biri tarafından imzalanmıştır. Bu durumda davalı kiracı şirket tarafından verilen geçerli bir tahliye taahhüdünden söz edilemez. Mahkemece tahliye taahhüdünün geçersiz olması nedeniyle istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliyeye karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.


Tahliye Taahhüdü Sözleşmesi

Uyuşmazlık, yazılı tahliye taahhüdü nedeniyle davalı hakkında yapılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması, kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkeme, istemin reddine karar vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalı hakkında yazılı tahliye taahhüdüne dayanarak Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2006/5300 sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, takibe vaki haksız itirazın kaldırılmasını ve kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı vekili, tahliye taahhüdünün sözleşme ile aynı anda imzalandığını, sözleşmenin başlangıç tarihinde fiilen taşınmazda oturmaya başlamadığını, evlendikten sonra taşınmazda oturmaya başladığını, davanın reddini savunmuştur.

Davaya ve icra takibine dayanak yapılan 01.05.2005 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalının kiralananı kira sözleşmesinin başlangıcından sonra fiilen kullanmaya başlaması tahliye taahhüdünün sözleşmeden önce düzenlendiği anlamına gelmeyeceğinden, tahliye taahhüdünü geçersiz kılmaz.

Bu nedenle davacı vekilinin, imzası davalı tarafından inkar edilmeyen 20.06.2005 tanzim 01.05.2006 tahliye tarihli yazılı tahliye taahhüdüne dayanarak 08.05.2006 tarihinde icra takibi başlatmasında ve dava açmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Tahliye taahhüdünde, “01.05.2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiralamış bulunduğum…” ibaresi yazılı olmakla, tahliye taahhüdünün kiralananda oturulurken düzenlendiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle kiralananda oturulurken serbest irade ile verilen ve imzası inkar edilmeyen taahhütnamenin geçerli olduğunun kabulü ile itirazın kaldırılmasına, takibin devamına ve kiralananın tahliyesine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

Kiracı Tahliye Davası

Davacı vekili,davalının müvekkili şirketin ortaklarından olup, son yapılan ortaklar kurulu toplantısında davalının olumsuz tutumlarından dolayı şirket müdürü seçilemediğini, davalının müdürlük sıfatı sona erdikten sonra kendi başına tahliye taahhüdü düzenlediğini ve söz konusu taahhüde dayanarak müvekkili şirket aleyhine icra takibi yaptığını, geçersiz ve sonradan düzenlenen tahliye taahhüdü nedeni ile şirket iş yerinin tahliye noktasına geldiğini ileri sürerek, geçersiz tahliye taahhüdünün iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacı ortakların şirket adına dava açma yetkilerinin olmadığını, davaya konu tahliye taahhüdünün müvekkilinin şirket müdürü olduğu dönemde düzenlendiğini, geçerli bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre davaya konu tahliye taahhüdünün 15.10.2003 tarihinde ve o tarihte yetkili temsilci olan davalı tarafından verildiği, tahliye taahhüdünün iptalini gerektirecek yasal koşulların bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, davalı tarafından verilen tahliye taahhüdünün iptali istemine ilişkindir. Davalı Y. E.’nın davacı şirketin 15.09.2000 tarihinden 15.09.2005 tarihine kadar müdürü olduğu, 15.09.2003 başlangıç tarihli kira sözleşmesi uyarınca da maliki olduğu dükkanları aynı zamanda yetkilisi olduğu şirkete kiraladığı anlaşılmıştır. Davacı şirket tarafından davalı temsilcinin kendisine ait iş yerlerini temsilcisi olduğu şirkete kiralamasına ilişkin olarak yapılan işlem kabul edilmekte ise de davalının bu kira akdine ilişkin olarak davacı şirketi temsilen verdiği tahliye taahhüdünün geçerli olmadığı, davalının müdürlük yetkisi sona erdikten sonraki bir tarihte ancak eski tarihli olarak düzenlendiği iddia edilmektedir. Mahkemece, davacı tarafın anılan iddiaları üzerinde durulmayarak tahliye taahhüdünün 15.10.2003 tarihinde ve o tarihte yetkili temsilci olan davalı tarafından verildiği, tahliye taahhüdünün iptalini gerektirecek yasal koşulların bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Oysaki TTK madde 334 ncü maddesinde, idare meclisi azalarından biri umumi heyetten izin almadan kendi veya başkası namına bizzat veya dolayısıyla şirketle şirket konusuna giren bir ticari muamele yapamaz. Aksi takdirde şirketin yapılan muamelelerin batıl olduğunu iddia edebileceği düzenlenmiştir. Buna göre davalı, tahliye taahhüdünü verdiği tarihte davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili olsa bile verilen taahhüdün TTK’nun 334 ncü maddesi uyarınca geçerli olup olmadığı hususunun değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken,bu yön üzerinde durulmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.