Miras bırakanın ölümü üzerine, tüm mal varlığının (yani terekesinin) bir bütün halinde geçtiği kişi ya da kişilere mirasçı denmektedir. Hukukumuzda iki çeşit mirasçı vardır: yasal mirasçı ve atanmış mirasçılar. Yasal mirasçılar Kanun gereği mirasçı olan ve Kanunda gösterilen kişilerdir. Atanmış mirasçı ise miras bırakanın vasiyetname ya da miras sözleşmesi ile tayin ettiği mirasçılardır.

Medeni Kanunda hem yasal mirasçılara hem de atanmış mirasçılara ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Ancak yasal mirasçıların hakları önceliklidir. Bu yazıda da Kanunumuza göre kimlerin yasal mirasçıları olduğu ve bunların tereke üzerindeki miras oranları ele alınacaktır.

Kimler Yasal Mirasçı Olabilir?

Kanunumuza göre yasal mirasçılar; ölenin akrabalarıdır. Bununla birlikte evlatlık ve sağ kalan eşe de yasal miras hakkı tanınmaktadır. Ölenin hiç mirasçısı olmadığı takdirde Devlet de ikinci derecede yasal mirasçı olur.

Peki Miras bırakanın Tüm Akrabaları Yasal Mirasçı Mıdır?

Bir kimsenin çok sayıda akrabası (kan hısımı) bulunabilir. Böyle bir durumda hangi kan hısımlarının (akrabanın) mirasçı olacağı Kanunumuzda düzenlenmektedir. Kanunumuz bu noktada (akrabaları) kan hısımlarını gruplara ayırmaktadır. Bu gruplandırmaya zümre sistemi adı verilir. Hukukumuzda yalnızca ilk üç zümreye yasal miras hakkı tanınmaktadır.

  • Birinci zümre miras bırakanın alt soyudur. Yani çocukları, torunları, torun çocukları vd. ile oluşur.
  • İkinci zümre miras bırakanın ana babası ile bunların altsoyudur. Yani miras bırakanın kardeşleri, yeğenleri, kardeş torunları vd. ile kuruludur.
  • Üçüncü zümre ise miras bırakanın büyük ana, büyük babaları ve bunların alt soylarıdır. Yani amca, hala, teyze, dayı ve bunların çocuklarından oluşur.

Miras Bırakanın Kan Hısımları Hangi Sıraya Göre Yasal Mirasçı Olur?

Yasal mirasçıların hangi sıraya göre mirasçı olacakları miras bırakanın ölümü anında kimlerin sağ olduğuna göre değişmektedir.

İlk kural yakın zümredeki mirasçıların daha sonraki zümredeki akrabaları miras dışı bırakmasıdır. Bu sebeple birinci zümrenin miras hakkı önceliklidir. Birinci zümrede mirasçı varsa ikinci ve üçüncü zümredeki akrabalar mirasçı olamazlar.

Birinci zümrede mirasçı yoksa ya da birinci zümredeki mirasçıların tümü mirası reddederse ikinci zümredeki hısımlar mirasçı olur.

Ancak aynı şekilde ikinci zümrede mirasçı yoksa ya da ikinci zümredeki mirasçıların tümü mirası reddederse üçüncü zümredeki hısımlar mirasçı olur.

Üçüncü zümrede de mirasçı bulunmadığı takdirde ölenin mal varlığı Devlete intikal eder.

Buraya kadar anlattıklarımızı bir örnekle açıklayalım.

Miras bırakanın ölümü anında iki oğlu ve kendisinden önce ölen kızından olma bir torunu ile ana babası ve kardeşleri sağ olsun. Miras bırakanın birinci zümredeki mirasçıları çocukları ve torunlarıdır. Bu sebeple miras bırakanın ölümü anında sağ olan iki oğlu ve torunu birinci zümre mirasçıları, ana babası ile kardeşleri ikinci zümre mirasçılarıdır.

Kanunumuza göre birinci zümrede mirasçı bulunması halinde ikinci zümredeki hısımlar mirasçı olamayacağı için bu örnekte ölenin mirası birinci zümre mirasçıları olan iki oğlu ve torunu arasında paylaştırılacaktır. İkinci zümre mirasçısı olan ana baba ve kardeşlere ise miras hakkı düşmemektedir.

İkinci kural, her zümre içindeki miras bırakana daha yakın olan mirasçının altsoyunu miras dışı bırakmasıdır.

Örneğin birinci zümre içerisinde miras bırakanın hem çocuğu hem de bu çocuktan olma torunu varsa bunlar aynı anda mirasçı olamaz. Miras bırakanın çocuğu miras bırakana daha yakın olduğu için torununu miras dışı bırakır. Aynı şekilde miras bırakanın hiç alt soyu olmadığını ve ikinci zümrenin mirasçı olduğunu düşünelim. Miras bırakanın hem ana babası hem de kardeşleri sağsa, miras bırakana daha yakın olan ana baba miras bırakanın kardeşlerini miras dışı bırakır.

Üçüncü kural, her zümre içerisindeki yasal mirasçı sıfatını kazanan en yakın kan hısımları arasında mirasın eşit olarak bölünmesidir.

Örneğin miras bırakanın 5 çocuğu varsa miras bunlar arasında eşit olarak bölünür. Aynı şekilde ikinci zümre mirasçılarından ana babanın miras payları da eşittir.

Dördüncü kural, bir zümre içindeki miras bırakana en yakın hısımlardan biri ya da birkaçının miras bırakandan önce ölmesi veya başka bir sebepten dolayı mirasçı olamaması halinde bunların yerine onların alt soy hısımları geçer.

Bir hısımın yerine geçen alt soyu ancak onun hak ve hisselerine sahip olur.

Örneğin, miras bırakanın çocuklarından biri kendisinden önce ölmüşse veya Kanun’da sayılan sebeplerden biri ile mirasçı olamıyorsa miras bırakanın bu çocuğundan olan torunu onun yerine geçer.

Beşinci kural, miras bırakandan önce ölen ya da Kanun’da yazılı bir sebeple mirasçı olamayan en yakın hısımlarından birinin alt soyu yoksa onun miras hakkı yanındaki mirasçıya, yani yasal mirasçı olan en yakın hısıma geçer.

Örneğin miras bırakanın iki çocuğundan biri miras bırakandan önce ölmüşse ve altsoyu da yoksa onun miras hakkı da miras bırakanın diğer çocuğuna geçer.

Bu kurallar miras bırakanın yasal mirasçıları olan kan hısımları arasında nasıl paylaşılacağını açıklamaktadır. Burada sağ kalan eş işin içine dâhil değildir. Sağ kalan eşin miras hakkı Kanun da ayrı şekilde düzenlenmiştir. Bu yazıda yalnızca kan hısımı olan mirasçıların miras paylarına ilişkin açıklama yapılmaktadır. Sağ kalan eşin miras hakkına ilişkin bilgi almak için “Eşin Miras Payı” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Miras Çocuklar ve Torunlar Arasında Nasıl Paylaşılır?

Miras bırakanın birinci zümrede olan mirasçıları altsoyudur. Dolayısıyla miras bırakanın çocuğu, torunu ya da bunların çocukları bulunduğu takdirde miras bırakanın ana babası, kardeşleri ya da büyük ana ve dede zümresi mirastan pay alamaz. Çocuklar ve torunların miras hakkı önceliklidir.

Mirasın çocuklar ve torunlar arasında paylaştırılmasına ilişkin yukarıda bahsettiğimiz beş kuralı örneklerle açıklayalım:

Miras bırakanın üç çocuğu vardır ve hepsi mirasçıdır. Yani hiç biri mirastan çıkarılmamış, mirası reddetmemiş ya da mirastan feragat etmemiş veya mirastan yoksun bulunmamaktadır. Burada miras eşit şekilde üçe bölünür.

Verdiğimiz örnekte miras bırakanın bir çocuğunun miras bırakandan önce öldüğünü varsayalım. Bu takdirde ölen çocuğun yerine onun çocukları yani miras bırakanın torunları geçer. Burada miras bırakanın mirası yine üçe bölünür. Miras bırakanın iki çocuğu mirastan 1/3 payını alır. Ölen çocuğun 1/3 lük miras payı çocukları arasında eşit olarak paylaştırılır. Yani ölen çocuğun iki çocuğu varsa mirasta 1/6’şar pay sahibi olur.

Buraya kadar anlatmaya çalıştığımız miras bırakanın çocuklarının eşit hisseli olarak mirasçı olmasıdır. Çocukların miras bırakanın başka evliliklerinden olması önemli değildir. Yeter ki bunlar ölenin soyundan gelen çocuklar olsun. Yani ana bir baba ayrı ya da baba bir ana ayrı olan çocuklar da diğer altsoy ile birlikte eşit miras hakkına sahiptir. Buna karşılık doğal olarak bir kişi üvey ana veya üvey babasından yasal miras hakkına sahip değildir.

Evlilik Dışı Çocuğun Miras Hakkı

Ana bakımında evlilik içi çocuk ile evlilik dışı çocuklar arasında miras hakkı açısından bir fark yoktur. Evlilik dışı çocuk anasından evlilik içi çocukla eşit şekilde miras alır.

Baba bakımında evlilik dışı çocuklar ise baba ile soy bağı tanıma veya hâkim hükmüyle kurulmuş ise evlilik içi çocuklar gibi mirasçı olur. Dolayısıyla evlilik dışında doğmuş olmasına rağmen babası tarafından tanınan veya mahkemece babalık kararı verilen çocuklar yasal mirasçı olduğu halde babası tarafından tanınmamış ve hak düşürücü süre geçtiği halde babalık davası açmamış evlilik dışı çocuklar, babalığı sonradan DNA testi gibi yöntemlerle tespit ettirmiş olsa bile babalarına mirasçı olamazlar.

Evlatlığın miras payı hakkında bilgi almak için “Evlatlığın Miras Hakkı” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Miras Ana-Baba ve Kardeşler Arasında Nasıl Paylaşılır?

Miras bırakanın mirasçı olabilecek çocuğu ya da torunu yoksa ana babası ve bunların alt soyunun mirasçılıkları gündeme gelir.

İkinci zümre mirasçılığı söz konusu olduğu zaman mirası daima ikiye bölmek gerekir. Çünkü miras bırakanın ana ve babası eşit miras hakkına sahiptir ve mirasın yarısı anneye yarısı babaya aittir. (Burada miras bırakanın sağ kalan eşi olmadığını yeniden hatırlatalım. Sağ kalan eş mirasa dâhil olduğunda sağ kalan eşin miras payı ayrılır. Kalan miras yine bu kurallar çerçevesinde kan hısımı yasal mirasçılar arasında paylaştırılır.)

Miras bırakanın ana ve babası ikinci zümrenin öncelikli mirasçılarıdır. Ana baba sağsa bunların çocukları ve devamındaki alt soy yani miras bırakanın kardeşleri ve yeğenleri mirasçı olamazlar. Hukukumuzda bu duruma kök içinde halefiyet prensibi denmektedir. Üst soy sağ olduğu sürece alt soy mirastan pay alamamaktadır. Ana ve baba ya da bunlardan biri miras bırakandan önce öldüyse miras hakkı çocuklarına yani miras bırakanın kardeşlerine geçer çocukları da sağ değilse altsoya doğru yani miras bırakanın yeğenlerine ve yeğen çocuklarına doğru devam eder.

Burada miras bırakanın yalnız ana bir ya da yalnız baba bir olan kardeşlerinin durumları farklıdır. Örneğin miras bırakanın babası miras bırakandan önce öldüyse babanın alması gereken miras payı yalnızca kendi öz çocuklarına geçer. Eğer miras bırakanın ana bir baba ayrı başka kardeşleri de varsa bunlar mirastan pay alamaz. Aynı şekilde miras bırakanın babası sağken annesi kendisinden önce ölmüşse annenin miras payı yalnızca kendi öz çocuklarına devreder. Miras bırakanın babasının başka evliliklerinden olan çocukları annesinin ölmesi sebebiyle alt soya devam eden mirastan pay alamazlar.

Miras Dede-Nine ve Bunların Çocukları Arasında Nasıl Paylaşılır?

Miras bırakanın ilk iki zümresinde mirasçı bulunmadığı takdirde dede ve nineleri ile bunların alt soyu yani üçüncü zümre mirasçı olur.

Bir kişinin iki anne tarafından iki de baba tarafından olmak üzere toplamda dört tane dede ve ninesi bulunabilir. Bunlar eşit miras hakkına sahiptir. Bu sebeple miras öncelikle dörde bulunur. Miras bırakan öldüğü anda dede ve ninelerin hepsi sağsa miras dört eşit parça halinde bunlar arasında paylaştırılır.

Ancak dede ve ninelerden biri miras bırakandan önce ölmüşse kök içinde halefiyet prensibi gereği altsoyu onun yerini alır. Yani miras bırakanın amcası, halası, teyzesi ve dayısı yasal mirasçı olabilir. Bunların da miras bırakandan önce ölmesi haline miras payı bunların çocuklarına yani altsoya doğru devam eder.

Ancak burada artık miras çok uzak akrabalar arasında paylaştırılacağından Kanunumuz bu durumda sağ kalan eş için bir istisna tanımıştır. Eğer üçüncü zümre mirasçıları sağ kalan eşle birlikte mirasçı olursa sağ kalan eş dede ve nineler ve bunların çocukları dışındaki altsoyu miras dışı bırakır. Bu durumu “Sağ Kalan Eşin Miras Hakkı” yazısında ayrıntılı olarak ele alacağız.

Miras bırakandan önce ölen dede veya ninenin alt soyu yoksa miras payı aynı taraftaki mirasçıya geçer. Örneğin miras bırakanın anne tarafından ananesi ve dedesi ile baba tarafından babaannesi sağ olduğu halde dedesi kendisinden önce öldüyse, halası ya da amcası ve bunların çocukları da yoksa dedenin miras payı babaanneye geçer.

Eski Medeni Kanuna Göre Yasal Mirasçılar Kimlerdir?

01.01.2002’de yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu’na göre yasal mirasçılık üçüncü zümreden sonra ermektedir. Ancak 01.01.2002’den önce yürürlükte bulunan eski Kanunumuza göre dördüncü zümre başlarına ve bunların çocuklarına da kanuni intifa hakkı tanınmaktadır. Dördüncü zümre hısımları miras bırakanın dede ve ninelerinin anne ve babaları ile bunların çocuklarıdır. Her ne kadar yeni Kanunumuzla bu hüküm yürürlükten kaldırılmış olsa da yeni Kanun yürürlüğe girmeden yani 01.01.2002 tarihinden önce gerçekleşen ölümler için eski Kanunumuzdaki miras kurallarının uygulanacağı unutulmamalıdır.