Arsa, arazi, bina, konut veya işyeri gibi bir gayrimenkulün, yetkisi olmayan kişiler tarafından kullanılması / işgal edilmesi sıklıkla karşılaşılan bir husustur. Bu durum kimi zaman bir tarlanın izinsiz şekilde ekilmesiyle karşımıza çıkarken kimi zaman bir arsanın otopark olarak kullanılmasıyla da görülebilmektedir. Veya bir gayrimenkulün asıl sahibi tarafından kullanılmasının engellenmesi de bu yönde verilebilecek örneklerdendir. Böyle durumlarda hem ihlali gerçekleştiren kişilerden tazminat istenebilecek hem de o kişilerin ihlalinin engellenmesi için elatmanın önlenmesi / müdahalenin men’i davası açılabilecektir.

Bu yazının konusu da elatmanın önlenmesi / müdahalenin men’i davalarını incelemektir. Bu konuda kullanım süresine ve uğranılan zarara oranla tazminat istemleri gerçekleştirilebilecek olup detaylı bilgi için Ecrimisil Davası başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Elatmanın önlenmesi davası ve gayrimenkul hukukuna ilişkin sorularınızda bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz.

El Atmanın Önlenmesi Müdahalenin Men’i Davası Nedir?

Yukarıda da belirtildiği gibi Elatmanın önlenmesi davası mevcut saldırının / işgalin / engellemenin ortadan kaldırılması için açılan dava çeşididir. Bu noktada eğer tazminat da isteniyorsa müdahalenin meni / elatmanın önlenmesi davasına ek olarak ecrimisil talebinde de bulunulmalıdır.

El Atmanın Önlenmesi Davası Hangi Durumlarda Açılır?

Bir kişinin gayrimenkulüne karşı hukuka aykırı şekilde yapılan her türlü müdahalenin sona erdirilmesi için Müdahalenin Men’i / Elatmanın Önlenmesi davası açılabilir. Bu doğrultuda Elatmanın Önlenmesi davasının açılabileceği birtakım durumlar aşağıda örneklenmiştir:

  • Hisseli tapularda hisse sahiplerinden birisi diğerinin gayrimenkulü kullanmasını engelliyorsa bu durumda hak mahrumiyeti yaşayan taraf el atmanın önlenmesi davası açabilecektir.

 

  • Kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yapılan binada, müteahhit projeye aykırı olarak kaçak kat yaparsa, arsa sahipleri haksız müdahaleden dolayı yapılan kaçak katın yıktırılmasını talep edebilirler.
  • Bir arsanın altından kamulaştırma yapılmaksızın geçirilen su borusuna karşı hak sahipleri elatmanın önlenmesi davası açabilirler.
  • Başkasına ait tarla üzerinde hasat yapılması el atmanın önlenmesi davasını gerektirir.
  • Başkasının tarlasından çıkan suyu kendi tarlasına aktaran kişiye karşı elatmanın önlenmesi talebinde bulunulabilir.
  • Satış işlemleri tamamlanmadan bir gayrimenkulü kullanmaya başlayan alıcıya karşı elatmanın önlenmesi davası açılabilir.

Tüm bu durumlarda el atmanın önlenmesi davasının açılabilmesi için karşı tarafın kötü niyetli olup olmadığına bakılmayacaktır. Bu davaları açarken en önemli husus hukuka aykırı şekilde gayrimenkulü kullanan kişilerin bu ihlalinin ispat edilebilmesidir. Zira hem saldırı hem de bu saldırının haksızlığı kanıtlanmalıdır. Burada belgeleri ve yol haritasını doğru şekilde hazırlamak adına alanında uzman hukukçulara danışılması önem arz etmektedir.

Davalı, gayrimenkulü kullanmakta haklı olduğuna yönelik delilleri dava aşamasında mahkemeye sunacaktır. Ancak eğer davalının haklı bir sebebi varsa açılacak bu davanın kaybedileceği bilinmelidir.

Örneğin; davalının o gayrimenkulde geçit hakkının bulunması, kiracı olması, komşuluk hukukundan veya kamu hukukundan doğan bir hakkının olması durumlarında, bu dava açılamaz.

Kimler El Atmanın Önlenmesi Davası Açabilir?

Kural olarak davacı, mülkiyet hakkı haksız saldırıya uğrayan mal sahibidir. Dava açan malikin gayrimenkulün tamamının sahibi olması zorunlu olmayıp, paylı (hisseli) veya elbirliği (miras) ile malik olan kişiler de dava açabilecektir. Burada Hisseli tapularda bir hissedar, yalnızca kendi payı için bu davayı açabilecektir.

Yukarıda da bahsedildiği üzere bir gayrimenkul üzerinde intifaoturma, üst hakkı gibi sınırlı ayni haklara sahip olanlar da davacı olabilir.

Davalı ise, gayrimenkule haksız müdahalede bulunan kişidir.

Tüm bu konulara ilişkin alanında uzman gayrimenkul avukatları ile çalışılmasında fayda vardır. Herhangi bir sorunuz olması halinde bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz.

Dava Ne Zaman Açılabilir?

Elatmanın önlenmesi davası, ayni bir dava olduğu için herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir. Ancak unutulmamalıdır ki bu dava, saldırı veya saldırı tehlikesi devam ederken açılabilecektir. Saldırı sona erdikten sonra dava açmanın herhangi bir gereği bulunmayacaktır. Bu aşamada yalnızca uğranılan zarara ilişkin tazminat ve ecrimisil davaları açılabilecektir.

ELATMANIN ÖNLENMESİ YARGITAY KARARLARI

Kooperatiflerin Elatması

23. HD., Esas 2016/6532 Karar 2019/420 Tarih 12.2.2019

Dava, müdahalenin men’i (elatmanın önlenmesi) ve ecrimisil istemine ilişkindir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı kooperatif vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Muris …’in kooperatif üyesi olduğu, muris hakkında ihraç kararı verilmesi üzerine kararın kesinleşmesi beklenilmeden ikamet ettiği bağımsız bölümden tahliye edildiği ve üyeliğin …’e, ondan da nihayet davalı …’a devredildiği, en son bağımsız bölümün kooperatif üyeliğinin davalı … adına kayıtlı olduğu ve diğer davalı … ile birlikte oturduğu hususunda uyuşmazlık yoktur.

1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/5 maddesinde haklarında çıkarma kararı kesinleşmeyen ortak yerine yeni ortak alınamayacağı, bu kişilerin hak ve yükümlülüklerinin karar kesinleşinceye kadar devam edeceği hüküm altına alınmıştır. İhraç kararı iptal edildiğine göre davacılar murisi …’in tahsis önceliği devam ettiğinden bu yerle ilgili kooperatifin ve diğer devralanların devirlerine değer verilmesi yukarıdaki madde hükmü gereğince mümkün değildir. Bu nedenle davacıların tahsis önceliğinin kabul edilerek dava konusu yerden davalıların müdahalesinin men’i ile bu yerin ihraç kararından önce olduğu gibi davacılara teslim edilmesi gerekirken, aksi düşünce ile uygulama yeri olmayan davalıların iyi niyetli olduklarından bahisle talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Davacılar, mahkemece karar verilen ecrimisil bedeline dönem sonu itibarıyla faiz talep etmiş ve bu talep mahkemece kabul edilmemişse de, mahkemece kooperatiften tahsiline karar verilen ve ecrimisil olarak nitelendirilen bedelin kooperatifin somut olaydaki durumu nazara alındığında kira olarak nitelendirilmesi gerektiği ve davalı temerrüde düşürülmediğinden kiraya dönem sonu itibarıyla faiz talep edilemeyeceğinden davacıların bu konudaki temyiz itirazları yerinde görünmemiştir.

3-Mahkemece, 16.03.2018 tarihli makbuzla davacı tarafından yatırılan 717,25 TL tamamlama harcının kararın hüküm fıkrasında yargılama giderleri hesabında dikkate alınmaması da hatalı olmuştur.

Elatmanın Tespiti

1. HD., Esas 2013/4729 Karar 2014/1153 Tarih 28.1.2014

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 2004 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki (A) Blok, 8 nolu meskenin kayden davacıya ait olduğu, davacı ile davalı Sevim’in evli iken Eskişehir 1. Aile Mahkemesinin 26.05.2011 tarih, 2011/335 esas, 2011/547 karar sayılı ilamı ile boşandıkları, kararın temyiz edilmeden 27.07.2011 tarihinde kesinleştiği, diğer davalıların da davacı ve davalı Sevim’in çocukları oldukları anlaşılmaktadır.

Dosya kapsamı ile, kayden davacıya ait çekişme konusu bağımsız bölümü davalılar Sevim ve İmran’ın haklı ve geçerli bir nedenleri olmaksızın kullandıkları belirlenerek kayda üstünlük tanınmak suretiyle adı geçen davalılar bakımından davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalılar Sevim ve İmran’ın bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.

Davalılar Sevim ve İmran’ın diğer temyiz itirazları ile davalı Beytullah’ın temyiz itirazlarına gelince; bilindiği gibi; elatma haksız eylem olup, elatmanın önlenmesi davaları haksız eylemi fiilen gerçekleştiren kişi veya kişilere karşı açılır.

Somut olayda, davalı B., dava tarihinden önce evlenip, başka bir yere taşındığını, dava konusu taşınmaza müdahalesi bulunmadığını savunmuş, ne var ki, mahkemece, anılan davalının bu savunması üzerinde yeterince durulmamıştır.

Hal böyle olunca; davalı Beytullah’ın yukarıda açıklanan savunması yönünde inceleme yapılarak dava tarihi itibariyle, dava konusu yeri kullanıp kullanmadığının, başka bir ifade ile çekişmeli yere müdahalesi olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken değinilen husus üzerinde durulmadan yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru olmadığı gibi, ecrimisil isteği kısmen kabul edildiğine göre reddedilen kısım yönünden davalılar lehine yargılama giderine karar verilmemiş olması da isabetsizdir.

Davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 28.1.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Elatmanın Önlenmesi ve Yıkım

1. HD., Esas 2013/17754 Karar 2014/2177 Tarih 11.2.2014

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Baydın’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin olup savunma yoluyla temliken tescil isteğinde bulunulmuştur.

Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne; yıkımının fahiş zarar doğuracağı, davalının kötü niyetli olduğu, asgari levazım bedelinin ödenmediği gerekçesi ile de yıkım isteğinin reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle kayden davacıya ait çekişme konusu 1215 parsel sayılı tarla nitelikli taşınmazın mahkemece yapılan uygulama sonucu fen bilirkişisi tarafından düzenlenen krokili raporda (A) harfi ile işaretlenen 370 m2 yüzölçümlü bölümünün davalı tarafından haklı ve geçerli bir neden olmaksızın kullanıldığı, davalının iyiniyetli olmadığı saptanarak elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,

Karar

Davacının temyiz itirazına gelince; davalının haricen satın almadan kaynaklanan kişisel hakkını bayiine (haricen satın aldığı) yöneltebileceği, davalı bakımından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 725.maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmediği, her ne kadar mahkemece yıkımın fahiş zarar doğuracağı kabul edilmiş ise de, belirlenen bina bedellerine göre yıkımın fahiş zarar doğurmayacağı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak davacı taşınmazı içerisindeki davalıya ait binaların yıkılmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

Karar Düzeltme

14. HD., Esas 2018/2415 Karar 2019/1251 Tarih 13.2.2019

Taraflar arasındaki meranın aidiyetinin tespiti, elatmanın önlenmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 27.09.2017 gün ve 2016/18925 Esas, 2017/6897 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı temsilcisi tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

Karar

HUMK’nun 440/III-3 maddesine göre, görevsizlik, yetkisizlik, hakimin reddi, dava veya karşılık davanın açılmamış sayılması, davaların birleştirilmesi ve merci belirtilmesi kararlarının onanması veya bozulmasına ilişkin Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna başvuru olanağı yoktur.

Somut olayda da; mahkemece verilen görevsizlik kararı Dairemizce onanmış olup, bu karara karşı karar düzeltme yolu kapalı olduğundan, karar düzeltme dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Mirasçılar Arası Uyuşmazlık

16. HD., ESAS 2017/1431 KARAR 2019/1201 TARİH 20.2.2019

Elatmanın önlenmesine Müdahalenin menine ilişkin taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Kadastro sırasında … İlçesi … Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 152 ada 7, 8 ve 9 parsel sayılı sırasıyla 1.726.14, 1.827.36 ve 1.618,98 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle sırasıyla ölü oldukları belirtilerek …, … ve … adına tespit edilmiştir. Davacı … tarafından davalı … aleyhine Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan elatmanın önlenmesi davası davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmış, davacılar … ve … askı ilan süresi içerisinde miras yolu ile gelen hakka dayanarak dava açmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanakları ile dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda çekişmeli taşınmazların payları oranında … mirasçıları adına tesciline, 152 ada 7 parsel üzerindeki evin …’a, 152 ada 8 parsel üzerindeki ağaçların … oğlu …’a ait olduğunun beyanlar hanesine şerhedilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye temyiz karar harcının temyiz edenden alınmasına, 20.02.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.