Kefalet, bir borçlunun borcunu ifa etme sorumluluğunun alacaklıya karşı üstlenilmesidir. Daha basit bir anlatımla, “borcun ödenmemesi durumunda alacaklının başvuracağı diğer kişi olmak” şeklinde de ifade edilebilir. Özellikle işyeri kira sözleşmelerinde şirket sahipleri / imza yetkilileri, kendi şirketlerinin kira sözleşmelerine kefil olmakta ve bu kira borcunda şahsi sorumluluk almaktadırlar. Kefalet; ister kira sözleşmesi içerisinde isterse ayrı bir sözleşmeyle düzenlensin, her iki durumda da aşağıdaki unsurların bulunması gerekmektedir:

  • Kefilin yükümlülüklerinin belirlenmesi
  • Eğer müteselsil kefalet varsa bunun belirtilmesi
  • Kefilin sorumlu olacağı miktar ve sürenin belirlenmesi
  • Kefilin tüm bu hususları el yazısıyla beyan etmesi

Dolayısıyla bir kefalet beyanının (kira sözleşmesinde kefillik kısmının) geçerli olabilmesi için kefilin; sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve (müteselsil kefalet olması durumunda) bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.

Kira sözleşmelerinde kefalet ve gayrimenkul hukukuna ilişkin sorularınızda bize ulaşabilirsiniz.

Kefilin Yükümlülüğün Kapsamı

Kefilin kiracının hangi borçlarından sorumlu olacağının açıkça belirlenmesinde fayda vardır. Zira kiracının tek borcu kira bedelini ödemek olmayıp, kiralanan taşınmazda meydana gelebilecek hasar ve zararlardan da kefilin sorumlu olup olmayacağı tartışma konusu olabilecektir. Bu sebeple kefilin yalnızca kira borcundan mı sorumlu olacağı yoksa kiracının diğer borçlarından da mı sorumlu olacağının belirlenmesinde fayda vardır.

Kefaletin Türü

Bu konuyu açıklamadan önce kefalet türleri olan “adi kefalet” ve “müteselsil kefalet”in kabaca açıklanması gerekir. Örneğin kefil bir kiracı için “adi kefalet” hükümleri kapsamında sorumluluk altına giriyorsa; bu durumda alacaklı mal sahibinin ödenmeyen borç için öncelikle kiracıya başvurması, (birtakım istisnalar dışında) yalnızca alacağın tahsil edilememesi halinde kefile başvurması gerekecektir.

Ancak “müteselsil kefalet” seçilmiş ise bu durumda ödenmeyen borç için alacaklı mal sahibi, doğrudan kefile müracaat edebilecektir. Kefil, kendisinin aleyhine olan bu sorumluluk türünü üstlenecekse, bu hususun açık şekilde ve el yazısıyla belirtilmesi gerekmektedir.

Kefilin Sorumlu Olacağı Azami Miktar ve Süre

Usulüne uygun bir kefalet ilişkisinin kurulabilmesi için kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve süre sözleşmede belirlenmiş olmalıdır. Bu durum özellikle kira sözleşmelerinde sorun olabilmektedir zira kira sözleşmeleri, yapısı gereği her yıl kendiliğinden yenilenmektedir. O yüzden sözleşme boyunca kefil olunacağı belirtilse dahi taraflar yazılı olarak aksini kararlaştırılmadıkça veya sorumluluğun devam edeceğine ilişkin kayıt koymadıkça kefilin sorumluluğu, sözleşmenin kağıt üzerindeki süresinin bitmesiyle sona erecektir.

Örnek vermek gerekirse 3 yıllık bir kira sözleşmesinde kefilin sözleşme süresi boyunca sorumlu olacağı kararlaştırılmış ise kefilin sorumluluğu, 3 yıllık süreye ilişkin ödenemeyen kira bedelleri ile sınır kalacaktır. Kefil, kiracının yenilenen dönemlere ilişkin borçlarından (eğer kefil tarafından aksi beyan edilmemişse) sorumlu olmayacaktır.

Kefilin sorumlu olacağı azami miktarın da el yazısıyla belirtilmiş olması gerekli olup bu meblağın belirlenebilir olması tek başına yeterli değildir. Kefilin sorumluluğu hiçbir zaman azami miktarı geçemeyecektir.

Piyasada taslak olarak bulunan birçok kira sözleşmesinde kefilin ne sorumluluğunun kapsamından ne de sorumlu olduğu tarih ve azami miktardan bahsedilmekte, kefilden yalnızca imza istenmektedir. Böyle durumlarda ise kefalete dair mahkeme önüne bir uyuşmazlık geldiğinde kefilin sorumluluğu geçersiz hale gelebilmektedir. Bu sebeple eğer bir kira sözleşmesine 3. kişilerin kefil olması isteniyorsa bu durumda yukarıdaki şartlara uygun bir kefalet beyanının alınması elzemdir.

Sonuç olarak;

Kefalet, kiraya verenlerin haklarını koruyan bir husus olduğu için bu yazıda bahsedilen şartlara özellikle kiraya verenlerin dikkat etmesinde fayda vardır. Bu kapsamda kefilin yükümlülüğünün kapsamının, sorumlu olduğu azami miktarın ve sürenin kefilin el yazısı ile açık ve şekilde belirtilmesi gerekir. Zira bu hususlara uyulmazsa daha sonraki süreçlerde (bilhassa mahkeme önünde) kefaletin geçersizliği ve kefil yönünden davanın reddi gündeme gelebilecektir. Kefil yönünden bakılacak olursa da, kefilin hiçbir zaman sınırsız sorumluluğunun olmadığı, sorumluluğun azami miktar ve süre ile sınırlandırılması gerektiği bilinmelidir.

Kira sözleşmelerinde kefalete ilişkin hukuki sorunuz olması halinde avukatlarımızla her zaman iletişime geçebilirsiniz.