Gayrimenkul satın almak isteyen kişilerin tercihlerinden biri de icra daireleri aracılığıyla yapılan ihalelere katılmaktır. Ne var ki ihale prosedüründe birtakım usullere uyulmadığı durumlarla sıklıkla karşılaşılmakta ve ihalenin feshi davası açılması gerekebilmektedir.

Örneğin ilanın yeterince erken yapılmaması veya ilanın elektronik ortamda yapılmaması ihaleye katılımı azaltabilecek bir unsurdur.

Bu gibi hallerde hem dosya alacaklısı hem de borçlu mağdur olabilecektir zira örneğin katılımın az olması satış bedelini düşürecektir.

Böyle durumlarda zarara uğrayanlar mahkemeden ihalenin feshini isteyebilecektir. Bu yazımızda da hangi durumlarda ihalenin feshinin istenebileceği ve dava prosedürü açıklanacak olup icradan gayrimenkul almaya ilişkin detaylı bilgi için İcradan Ev Almak başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

İhalenin feshi davasına ilişkin sorularınız için bize her zaman ulaşabilirsiniz.

İlgili konu başlıkları

  • İhalenin feshi davası,
  • İhalenin feshi nedir,
  • İhalenin feshi sebepleri
  • İhalenin feshi dava açma süresi
  • İhalenin feshi dava dilekçesi
  • İhalenin feshi davası süresi
  • İhalenin feshi davası ne kadar sürer

İhalenin Feshi Sebepleri Nelerdir?

İhalenin çeşitli aşamalarında meydana gelen usulsüzlükler sebebiyle ihalenin feshi talep edilebilecektir. Bu noktada anlatımı kolaylaştırmak adına sebepleri ihalenin çeşitli aşamalarında meydana gelen usulsüzlüklere göre bir sıralama yapılacaktır:

1- İhaleye Hazırlık Aşamasındaki Usulsüzlükler

  • Gayrimenkulün satışına dair ilanın yayınlanmaması, usulsüz yayınlanması, hiç tebliğ edilmemesi yahut yanlış kişiye tebliğ edilmesi.

Bu noktada örneğin satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmemesi ihalenin feshi davası sebebi olacağı gibi borçlunun avukatı varken tebliğin avukata tebliğ edilmemesi de usulsüzlük sayılmaktadır. Benzer şekilde tebligat evrakının üzerinde tebliğ memurunun adı-soyadının yazılmamış olması da tebligatı usulsüz kılacaktır.

  • Dosya alacaklısı tarafından satışın süresinde istenmemesi ve bu sebeple de haczin yahut takibin düşmüş olması,

  • İlanın elektronik ortamda yapılmaması,

  • Gayrimenkulün satışına ilişkin ilan tarihi ile birinci satış tarihi arasında bir aydan az süre bulunması,

  • Hazırlanan kıymet takdir raporunun üzerinden 2 yıl geçmesi,

  • Kıymet takdirine ilişkin yapılan itirazın incelenmeksizin reddedilmesi, (Bu noktada kıymet takdirine süresinde itiraz etmeyen kişilerin bu yola başvuramayacağını belirtmek gerekir)

  • İlanda gösterilen KDV oranının yanlış gösterilmesi,

  • İlanda ihaleye olan katılımı etkileyecek oranda yanlışlık bulunması (Örneğin 1200 m2 olan bir arazinin sehven 200 m2 olarak gösterilmesi)

  • Taşınmazın önemli niteliklerinin yazılmaması yahut yanlış yazılması (Örneğin gayrimenkulün yüzölçümünün yazılmaması yahut bulunduğu ada-parsel’in yanlış gösterilmesi)

2-İhale Esnasındaki Usulsüzlükler

  • İhalenin ilan edilen yer ve zamanda yapılmaması (Bu noktada ihale yer ve zamanının da kanuna uygun olması gerekmektedir)

  • Satış bedelinin kıymet takdirinde belirtilen değerin %50’sini karşılamaması,

  • İhalenin beyan edilen başlangıç saatinden önce başlaması bitiş süresinden önce sonlandırılması,

  • Elektronik ortamda verilen tekliflerin değerlendirmeye alınmaması,

  • İhaleye fesat karıştırılması: Malın hak ettiği değerden düşük değerlere satılmasına neden olan, ihaleye katılımı engelleyen, ihalenin sağlıklı bir ortamda yapılmasına zarar veren ve ihalenin amacına ulaşmasını engelleyen her türlü davranış ihalenin feshine sebebiyet verecektir. Burada önemli olan bu durumun ispat edilebilmesini sağlayan (tanık dahil) her türlü delile sahip olmaktır. Aksi taktirde dava kaybedileceği gibi başvuruda bulunanlar maddi zarara da uğrayabilecektir

Bu noktada söz konusu usulsüzlükler ilk ihalede olup ikinci ihale usule uygun şekilde yapılmış olabilir. Yine de bu durum ihalenin feshi davasını istemeye engel değildir. Ayrıca yukarıdaki sebeplere ilave olarak alıcının gayrimenkulün önemli vasıflarına dair yanılması da ihalenin feshi davası için başvuru sebebi olabilecektir. Ancak bu durumun ispat edilmesinin kolay olmayabileceğini belirtmek gerekir. Ayrıca mahkeme, başvuru sahibinin yanılmasından ötürü sebebiyet verdiği zarara katlanmasına karar verebilecektir.

Örneğin ihaleden satın alınan gayrimenkulün vasfında (tarlayı arsa zannetmek vb) yanılan bir kişi bu sebeple ihalenin yeniden yapılmasına sebep olduğu için uğranılan masrafları karşılamak durumunda olacaktır.

Son olarak başvuruda bulunan kişilerin kendilerinin zarara uğradığını ispat etmeleri gerekmektedir. Zira dava açmasında kendisi için herhangi bir yarar bulunmayan bir kişinin ihalenin feshini istemesi düşünülemez.

Örneğin gayrimenkulün olduğundan 50m2 daha büyük ilan edildiği bir ihalede satış gerçekleşmesi halinde dosya alacaklısı ihalenin feshini isteyemeyecektir zira kendisi bir zarara uğramamış olacaktır.

İhalenin Feshi Dava Açma Süresi

Eğer fesih davası açmak için yukarıda bahsedilen sebeplerden birisi mevcutsa zarara uğrayan kişi ihalenin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içinde dava açabilecektir. Bu sürede herhangi bir dava açılmaması halinde ihale kesinleşecek ve gayrimenkul ihaleyi kazanana devredilecektir. Ancak belirli hallerde 7 günlük süre ihale tarihinden itibaren değil başvuranın durumu öğrendiği tarihten itibaren başlayacaktır.

Buna göre örneğin satış ilanı kendisine usulüne tebliğ edilmeyen kişiler için 7 günlük dava açma süresi ihale tarihinden değil satışı öğrendikleri tarihten itibaren başlayacaktır. Ancak her halükarda bu sürenin ihale tarihinden 1 yıl sonra biteceğini belirtmek gerekir.

Dava, satışı yapan icra dairesinin bağlı bulunduğu İcra Mahkemesi’nde açılacaktır. Eğer söz konusu ihale ortaklığın giderilmesi davası sonucunda yapılmışsa Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurulmalıdır.

İhalenin Feshi Davası Ne Kadar Sürer

Normal şartlarda mahkeme dava tarihinden itibaren 20 gün içerisinde duruşma yapmalı ve tarafların katılıp katılmadığına bakılmaksızın kararını vermelidir. Ancak mahkemelerin iş yoğunluğu sebebiyle uygulamada bu sürelere riayet edilmediği görülebilmektedir. Bu sebeple ihalenin feshi davası ne kadar sürer sorusunun kesin bir cevabı yoktur.

İhalenin feshi davasının açılmasıyla birlikte ihale alıcısı gayrimenkulün kendisi üzerine devredilmesini isteyemeyecektir. Ancak yine de kendisine verilen süre içinde ihale bedelini ödemekle mükellef olacaktır. İcra dairesi bu ödemeyi dosya alacaklılarına vermeyecek; dava sonuçlanıncaya kadar nemalandıracak ve enflasyona karşı değer kaybetmesini önleyecektir.

Peki İhalenin Feshi Davasının Tarafları Kimlerdir?

Yukarıda da belirtildiği üzere ihalenin feshi davasını ancak usulsüz ihale sebebiyle zarara uğrayan kişiler isteyebilir. Bu doğrultuda

  • Dosya borçlusu,

  • Dosya alacaklısı,

  • İhaleye katılanlar

zarara uğramaları halinde ihalenin feshi davası açabileceklerdir. Ancak kiracının yahut istihkak iddiasında bulunan kişilerin bu davayı açamayacaklarını belirtmek gerekir. Dava tüm ilgililere karşı açılmalıdır. Bu sebeple davanın karşı tarafında icra müdürlüğü, borçlu, alacaklı ve ihale alacaklılarının gösterilmesinde fayda vardır.

Bu noktada ihalenin feshi davası ve ihalenin fesih sebeplerine ilişkin sorularınız olması halinde alanında uzman gayrimenkul avukatlarımıza her zaman ulaşabilirsiniz.

İhalenin Feshi Davasının Sonuçları

Yukarıda da belirtildiği gibi davanın açılması sebebiyle ihale kesinleşmeyecek ve gayrimenkulün devri yapılmayacaktır. Burada gayrimenkulün ne şekilde muhafaza ve idare edileceği icra dairesinin yetkisinde olacaktır.

Mahkeme ihalenin feshine karar verir ve bu karar kesinleşirse ihale alıcısına yapmış olduğu ödeme iade edilir. İcra dairesi ihaleye konu gayrimenkulü tekrar satışa çıkaracaktır. Fesih talebinin haksız bulunarak reddedilmesi halinde başvuran kişi hakkında ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilecektir. Eğer ihale konut finansmanından kaynaklanıyorsa bu bedel %20 olarak uygulanacaktır. Ancak dava (süresinde başvurulmaması vb sebeplerle) usulden reddedilirse para cezasına hükmedilmeyecektir. Ret kararının kesinleşmesiyle birlikte tapu idaresine yazı yazılarak gayrimenkulün devredilmesi sağlanır.

İHALENİN FESHİ DAVASI YARGITAY KARARLARI

İhalenin Feshi Nedenleri

12. HD., Esas. 2018/10024 Karar. 2019/580 Tarih. 21.1.2019

Şikayetçi borçlu diğer fesih nedeni ile birlikte ihalesi yapılan taşınmaz hakkında………..ayılı dosyasında meskeniyet şikayetinde bulunduklarını, bu şikayetin sonucu beklenmeden satışın yapıldığını beyanla ihalenin feshini talep ettiği; mahkemece şikayetin reddine karar verildiği, borçlunun istinaf talebi üzerine karar ……. 19.03.2018 tarih ve 2017/2553 E.-2018/596 K. sayılı kararı ile kaldırılarak ihalenin feshine karar verildiği, karara karşı alacaklının temyiz isteminde bulunduğu görülmüştür.

İİK’nun 134. maddesinde ihalenin feshine ilişkin düzenlemeler yer almakta olup; ihalenin fesih nedenleri, gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay uygulamasında;

  1. İhaleye fesat karıştırılmış olması,
  2. Arttırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler,
  3. İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler,
  4. Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması, şeklinde sıralanabilir.

Somut olayda; borçlunun ihalenin feshi nedeni olarak belirttiği husus İİK’nun 134. maddesinde düzenlenen ihalenin feshi nedenleri arasında yer almamaktadır. Kaldi ki; İİK’nun 22. maddesi nazara alındığında ……….Esas sayılı dosyasından verilmiş icranın durdurulması kararı da bulunmadığından, taşınmazın ihaleye çıkartılabilmesi için meskeniyet şikayetine konu ilamın kesinleşmesinin beklenilmesine gerek olmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının belirtilen nedenle bozulması gerekmiştir.

Ecrimisil ve ihalenin feshi

8. HD., Esas /2860 Karar. 2019/688 Tarih. 22.1.2019

Davacı, ihale suretiyle edindikleri 573 ada 3 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerin, birini kiralamak diğerini mesken olarak bizzat kullanmak suretiyle davalının işgal ettiğini ileri sürerek ecrimisile karar verilmesini istemiştir.

Davalı, kötüniyetli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, tahliye işleminden davacının (alacaklı) talebi ile vazgeçildiği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı tarafından … 3.İcra Dairesi’nin 2010/2792E sayılı dosyası ile davalının kredi sözleşmesinden kaynaklı borcu nedeniyle icra takibi yapıldığı, takip sonucu davalıya ait çekişmeli taşınmazların yapılan ihale sonucunda davacı adına tescil edildiği, davalının, … İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/252E – 338K sayılı davası ile ihalenin feshini istediği, mahkemece 13.12.2012 günlü 2012/338K sayılı ilam ile şikayetin reddine karar verildiği, kararın derecettan geçerek onandığı ve 04.06.2013 tarihinde kesinleştiği, tahliye için dava konusu taşınmazlara gidildiğinde ihalenin feshine ilişkin davalının süre istemesi üzerine davacı tarafça mühlet verildiği, icra dosyasının eldeki dosya içeriğinde bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, ecrimisil, kötü niyetli zilyedin malike ödemekle yükümlü olduğu bir nev’i haksız işgal tazminatıdır.

Somut olaya gelince,

davacının, davalıya çekişme konusu ihalenin feshi davası olup olmaksızın taşınmazı tahliye etmesi için süre vermesi tek başına ecrimisil alacağından feragat ettiği anlamına gelmez.

Hal böyle olunca, taraflar arasında görülen icra dosyası/dosyaları getirtilerek davacı yanın alacaklarına ilişkin beyanlarının tetkik edilmesi, sadece tahliye için süre verilmesinin ecrimisilden vazgeçildiği anlamına gelmeyeceği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Gayrimenkul İhalelerinde Fesih

12. HD., Esas. 2018/13316 Karar. 2019/724 Tarih. 22.1.2019

Somut olayda; borçluya ait iki adet taşınmazın ihaleye çıkarıldığı, 07.09.2015 günü gerçekleşen 4 parsel 3 bağımsız bölüm numaralı taşınmaza ilişkin ihalede satış bedelinin 325.000,00 TL olduğu, esas icra dosyasında yapılan 28.09.2015 tarihli ilk dosya hesabına göre bakiye borcun 309.678,62 TL olduğu, taşınmazın tapu kaydında, satışa esas icra dosyasındaki ipotekten evvel konulan haciz ya da ipotek bulunmadığı anlaşılmıştır.

Öte yandan; Dairemizin bozma ilamında, güncel dosya borcunun, 4 Parsel 3 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın satış tarihi 07.09.2015 tarihi itibariyle tespit edilmesi gerektiğine karar verildiği, mahkemece, Dairemizin ihalenin feshi davası yönünde bozma ilamına uyulmuş olmakla beraber icra müdürlüğünden satışın yapıldığı 07.09.2015 tarihi itibariyle değil, yine 28/09/2015 tarihi itibariyle dosya borcunun yeniden hesaplanarak gönderilmesinin istendiği,yapılan hesaplama sonucu 28/09/2015 tarihi itibariyle dosya borcunun 315.404,82 TL olduğunun bildirildiği görülmektedir.

İcra müdürlüğünce, 28/09/2015 tarihi itibariyle yapılan iki dosya borcu hesabı incelendiğinde; ilk hesaplamada 7.359,21 TL tahsil harcı ile 1.000,00 TL. masraf kalemlerinin yer aldığı, bozma sonrası yaptırılan ve hükme esas alınan hesaplamada ise, tahsil harcının hesaplanmadığı, masraf kalemi olarak da sadece 8,20 TL.nin hesaplandığı, bu haliyle aynı tarihli iki dosya borcu hesabı arasında çelişki olduğu görülmektedir.

O halde, mahkemece, 4 parsel 3 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın ihale yoluyla satıldığı 07.09.2015 tarihi itibariyle güncel dosya borcunun yeniden icra müdürlüğü marifetiyle hesaplattırılarak, dosya borcunun tamamen karşılanıp karşılanmadığının tespiti ile satışı yapılan taşınmazın ihale bedeli ile dosya borcunun karşılanmasına rağmen satışa devam edildiği hususundaki ihalenin feshi davası sebebinin yerinde olup olmadığının gerekçesiyle birlikte tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile şikayet kabul edilerek ihalenin feshi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

İhalenin Feshi Davasının Reddedilmesi

23. HD., Esas 2016/2439 Karar 2019/297 Tarih 5.2.2019

Şikayetçi vekili, müvekilinin ilama dayalı işçi alacağı olduğunu ve borçlu taşınmazı üzerine haciz koydurduğunu, başka bir … müdürlüğü tarafından taşınmazın satıldığını, davadışı 3. kişi tarafından açılan ihalenin feshi davası devam ettiği sırada, satış dosyasının bulunduğu … müdürlüğünden alacağın işçi alacağı olması sebebiyle satış ve paraların paylaştırılması aşamasında sıra cetvelinin buna göre hazırlanmasını talep ettiğini, sıra cetveli yapılmadığı ve paranın tamamının “ipotek alacaklısına ödendiği” cevabını aldığını ileri sürerek işlemin iptalini ve ilama dayalı alacağının öncelikli kabul edilerek elde edilen satış bedelinden alacağının öncelikli alacak olarak tahsilini istemiştir.

Şikayet olunan vekili, alacağın ipoteğe dayalı ve rüçhanlı olduğunu, ihalenin feshi davasının reddedildiğini ve … tarafından onanarak kesinleştiğini, şikayetçinin alacağının şirketin alacağından imtiyazlı olmadığını, satış sonrası kendilerine ödenen bedelden artan bir ihale bedeli olmadığından sıra cetveli yapılmadığını savunarak şikayetin reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, ipotekli alacağın sıra cetveline girmeyeceğini, ihalesi yapılan taşınmazın yasal kesintiler yapıldıktan sonra ipotek alacaklısına ödendiğini, taşınmazın satışına hazırlık aşamasında şikayetçiye satış ilanı tebliğ edildiğini ve satıştan haberdar olduğunu, ödeme yapılmadan önce herhangi bir talebinin olmadığını, şikayet olunana yapılan ödemeden sonra diğer alacaklılara paylaştırılacak para kalmadığı, şikayetçinin işçi alacağı dahi olsa ipotek alacağının önüne geçemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ipotek tarihinden önce davacı tarafından konulmuş bir haciz bulunmadığına göre, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

İhalenin feshi sebepleri

23. HD., Esas. 2016/2566 Karar. 2019/304 Tarih. 6.2.2019

Davacı vekili, müvekkilinin de dairesinin bulunduğu sitenin riskli yapı raporu doğrultusunda diğer kat maliklerinin alınan karar gereği davalı yüklenici şirket ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, kararın alınış şekli ve içeriğinin geçerli olmadığını ve bu durumun sözleşmenin de geçerliliğini etkilediğini, sözleşmenin kat maliklerinin menfaatine aykırı hususlar içerdiğini ileri sürerek sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitini talep ve dava etmiş, 19.09.2014 tarihli dilekçesi ile talebini sözleşmenin ve ihalenin feshi olarak ıslah etmiştir.

Davalılar, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından dava konusu taşınmazın üzerinde bulunduğu … Sitesinin 26.05.2013 tarihli olağanüstü kat malikleri genel kurulunun 2. gündem maddesi ile taşınmazın afet riski taşıması nedeni ile yıkılıp arsa payı karşılığı inşaat usulü ile yenilenmesine kararı verildiği, 6306 Sayılı Yasa gereği davacının sözleşmeye onay vermemesi sebebiyle hissesinin idare tarafından ihale usulü ile satıldığı, idarenin ihale işlemlerine karşı ise idari yargıda iptal davası açılması gerektiği, bu itibarla davacının payının 6306 Sayılı Yasa gereğince idarece ihale ile satıldığı, tapu kaydında malik görünmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Parasal Sınırlar

13. HD., Esas 2016/10279 Karar. 2019/367 Tarih. 21.1.2019

Davacı, davalılar ile arasında hizmet alımına ilişkin sözleşme akdedildiğini, dava dışı …’ın da davalı şirketler bünyesinde çalışan işçi olduğunu, … tarafından … 5. İş Mahkemesine açılan 2009/197 esas sayılı dava ile ödenmeyen işçilik alacaklarının talep olunduğunu, ihalenin feshi davası süresi, mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verildiğini, hükmün Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, bilahare kesinleşen hükmün … 18. İcra Müdürlüğünün 2012/7912 esas sayılı dosyasında icra takibine konulduğunu, gönderilen ödeme emrine istinaden alacaklıya 12.941,57-TL ödemek zorunda kalındığını, yapılan ödemenin tamamından genel hükümler, iş hukuku mevzuatı ve şartname, sözleşme ve tüm ihale dökümanı uyarınca ihale işini alan firmaların sorumlu olduğunu ileri sürerek, 12.941,57-TL’nin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı … İnş. Ltd. Şti., sorumluluğunun dava dışı işçinin çalıştığı dönem ile sınırlı olduğunu, ihalenin feshine bağlı alacaklardan sorumlu tutulamayacağını belirterek, davanın reddini dilemiş; diğer davalı şirketler davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, 20.10.2015 tarihinde davanın kabulü ile toplam 12.941,57-TL alacağın 1.496,00-TL’sinin davalı … İnşaat Ltd. Şti’nden, 2.692,80-TL’sinin … İnşaat Ltd. Şti’nden, 8.752,77-TL’sinin Arcı Bilişim Ltd. Şti’nden 21.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ayrı ayrı tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı … İnş. Ltd. Şti. tarafından temyiz edilmiştir.

Bu noktada

14.7.2004 günlü ve 5219 sayılı yasa ile HUMK’nun 427/2 maddesindeki temyiz ile ilgili parasal sınır 1.000.000.000 TL, 5236 sayılı yasanın 19. maddesi uyarınca 1.1.2015 tarihinden itibaren 2.080,00 TL’ye çıkarılmıştır. Anılan yasada derdest davalar yönünden ne şekilde uygulanacağı yönünde açık bir uygulama hükmü bulunmamakta ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.2.2005 gün ve esas 2005/13-32, karar 2005/85 sayılı kararı uyarınca yerel mahkemelerce kurulan hükümlerin temyizinin ve temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay daireleri ya da Hukuk Genel Kurulunca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi durumunda temyiz ya da karar düzeltme istemi hangi karara yönelik ise, o karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmünün esas alınacağı belirtilmiştir.

Davalı … İnş. Ltd. Şti. tarafından temyiz edilen miktar, karar tarihi itibariyle 2.080,00 TL’yi geçmediğinden HUMK’nun 5219 sayılı yasa ile değiştirilen 427. maddesinin 2. fıkrası gereğince davalı … İnş. Ltd. Şti.’nin temyiz hakkı bulunmamaktadır. O nedenle miktar itibariyle kesin olan karara ilişkin davalı … İnş. Ltd. Şti.’nin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.