İnşaat Sözleşmesi’nde Müteahhit, sözleşme gereği bir yapı eseri yapmayı üstlenmekte, Arsa Sahibi de bunun karşılığında bir bedel ödemektir. Asıl Yüklenici bu yapı yapma borcunu ifa ederken işin doğası gereği özel uzmanlık gerektiren bir çok farklı iş oluştuğundan, bunları başka kişilere/şirketlere yine bir bedel karşılığı yaptırmaktadır. Bu noktada da iyi hazırlanmış bir taşeron sözleşmesine ihtiyaç duyulabilmektedir.

Taşeron sözleşmesine ilişkin danışmanlık için avukatlarımızla her zaman iletişime geçebilirsiniz.

Örnek vermek gerekirse, bir bina yapmayı üstlenen Müteahhit, binanın iç elektrik tesisatı veya doğalgaz tesisatı için uzman kişilerin yardımına ihtiyaç duymakta ve bunları farklı kişi/firmalara yaptırmaktadır. Veya metro, baraj, santral gibi büyük işlerde Müteahhitler, Alt Yüklenici’lerin (Taşeronun) uzmanlıklarına ihtiyaç duyabilmekte, hatta bu Alt Yükleniciler de kendi işlerinin bir kısmını başka alt yüklenicilere yaptırabilmektedirler.

Burada Müteahhit ile işi verdiği Alt Yüklenici arasındaki ilişki bir “Taşeron” ilişkisi olmakta ve sözleşme, yine inşaat sözleşmesi gibi bir eser sözleşmesi niteliğinde olmaktadır.

Taşeronun Hukuki Konumu Nedir?

Taşeron / Alt Yüklenici, bağımsız ve kendi adına çalışmakta olup Müteahhit ile aralarında bir astlık-üstlük ilişkisi yoktur. Taşeron/Alt Yüklenici kural olarak Müteahhitten bağımsız hareket etmekte, onun gözetim ve denetimi altında çalışmamaktadır. Dolayısıyla taşeron firma / şahıs müteahhidin işçisi konumunda olmayacaktır. Müteahhit ile Alt yüklenici (Taşeron) arasında (arsa sahibi ile müteahhit arasında olduğu gibi) bir “Eser Sözleşmesi” vardır ve kanunda yer alan eser sözleşmesine ilişkin hükümlere tabidir. Arsa sahibi ve taşeron arasında ise doğrudan bir hukuki ilişki bulunmamaktadır.

Taşeron Sözleşmelerinde Nelere Dikkat Edilmelidir?

İş Sahibi-Asıl Yüklenici (Müteahhit) – Alt Yüklenici (Taşeron) üçlüsü arasındaki taşeron sözleşmelerinde bilinmesi gereken hususları sıralarsak;

  • Taşeronun sözleşme ile işin yapım sürecine dahil olması; Asıl Yüklenici (Müteahhit)’nin Arsa Sahibi’ne olan borcunu etkilemeyecektir. Müteahhit’in sözleşme kapsamındaki sorumlulukları devam edecek olup taşeronun kusurlu hareketlerinden ötürü de Arsa Sahibi’ne karşı sorumlu olacaktır.

  • Taşeron’un Arsa Sahibinin zararına sebebiyet veren fiillerinde Müteahhit, Taşerondan zararın giderilmesi talep edebilecektir.

  • Yapılan işteki kusurlar veya gecikmeden ötürü Arsa Sahibi doğrudan Alt Yüklenci (Taşeron)’a başvuramayacaktır. Nitekim yukarıda da değinildiği üzere Arsa Sahibinin öncelikli muhatabı Asıl Yüklenici/Müteahhittir. Temel kural bu olmakla birlikte, “Taşeron’un Arsa Sahibi’ne ayrıca garanti taahhüdünde bulunması” ya da “Asıl Yüklenici’nin Taşeron’a karşı sahip olduğu bir takım talep haklarını İş Sahibi’ne Devretmesi” gibi bazı hallerde Arsa sahibi taşerona doğrudan başvurabilecektir.

  • Taşeron kural olarak kendi üstüne düşen işi tamamlaması durumunda, işin kabulü ve alacağını talep etmesi için yapı eserinin tamamlanmasını beklemek zorunda değildir. Örnek vermek gerekirse inşaat temelinin taşeron tarafından kazılması durumunda Asıl Yüklenici, Taşeron’un binanın tüm kaba inşaatı bitmediği için ödemeye hak kazanmadığını iddia edemez.

  • Asıl Yüklenici (Müteahhit), Alt Yüklenici (Taşeron) karşısında Arsa Sahibi gibi konumlanacak olup inşaat Sözleşmesi çerçevesinde Taşerona karşı Arsa Sahibinin hak ve yükümlülüklerine sahiptir.

  • Taşeron, Müteahhide karşı inşadaki kusurlardan sorumludur. Eğer kusur, Müteahhidin yanlış talimatı yüzünden meydana gelmiş ve bu konuda Taşeron Müteahhide gerekli uyarıları yapmışsa, Taşeronun sorumluluğuna gidilemeyecektir.

  • Taşeron, İş Sahibine karşı yapı alacaklısı ipoteğinin tescilini isteme hakkına sahiptir. Bu konuda daha detaylı bilgi için “İnşaatçı İpoteği” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

  • Asıl Yüklenici (Müteahhit), Taşeron seçerken ve ona talimat verirken üzerine düşen gerekli özen ve dikkati göstermelidir. Aksi hallerde Müteahhit, Taşeron’un sözleşmeye aykırı davranışlarından doğacak zararlardan sorumlu olacaktır.

Kamu İhale Kanunu Kapsamında Taşeronun Durumu

Kamu Yapım İşlerinde “Alt Yüklenicilik” (Taşeronluk) kavramına ve Asıl-Alt Yüklenici’nin sorumluluklarına değinmek gerekir. Kamu İhale Kanunu Md 15’te;

“İhale konusu işin özelliği nedeniyle ihtiyaç görülmesi halinde, ihale aşamasında isteklilerden alt yüklenicilere yaptırmayı düşündükleri işleri belirtmeleri, sözleşme imzalamadan önce de alt yüklenicilerin listesini idarenin onayına sunmaları istenebilir. Ancak bu durumda, alt yüklenicilerin yaptıkları işlerle ilgili sorumluluğu yüklenicinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.”

hükmü yer almaktadır. Burada İdare, işin niteliği gereği Alt Yüklenici çalıştırılmasına izin verdiği durumda, çalıştırılmak istenen Alt Yüklenici’lerin listesini Asıl Yüklenici’den isteyebilir. İdare onay için verilen listeyi 15 gün içinde onaylayıp onaylamayacağına karar verecektir. İdare, işe başlanılmadan önce yine tüm alt yüklenicilerle sözleşmelerin yapılmasını ve bir örneğinin verilmesini talep edecektir.

Alt Yüklenici’nin değiştirilmek istenmesi durumunda yine İdare’den izin alınarakdeğiştirilecektir. Alt Yüklenici’lerin İdare’nin onayı ve kabulüne bağlı olması hali, Asıl Yüklenici’nin Alt Yüklenici’lerden doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.

İdare Alt Yüklenici’ye gerek olmaksızın işin tamamının Asıl Yüklenici tarafından yapılmasını da isteyebilir. Böyle bir durumda Asıl Yüklenici, Taşeron çalıştıramayacaktır. Hem Asıl Yüklenici hem de Alt Yüklenici Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu Md 30’a göre

“Yapım işlerinde yüklenici ve alt yükleniciler, yapının fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapılmaması, hileli malzeme kullanılması ve benzeri nedenlerle ortaya çıkan zarar ve ziyandan, yapının tamamı için işe başlama tarihinden itibaren kesin kabul tarihine kadar sorumlu olacağı gibi, kesin kabul onay tarihinden itibaren de onbeş yıl süreyle müteselsilen sorumludur. Bu zarar ve ziyan genel hükümlere göre yüklenici ve alt yüklenicilere ikmal ve tazmin ettirilir”

zarara sebebiyet verirlerse kesin kabul onay tarihinden itibaren de 15 yıl boyunca sorumlu olacaklardır.

Taşerondan kaynaklanan uyuşmazlıklarda bizden her zaman destek alabilirsiniz.

Taşeron İşçinin İş Kazası Geçirmesi

Temel kural olarak işyerinde /şantiyede meydana gelen tüm iş kazalarından müteahhit sorumludur. Eğer taşeron işçi iş kazası geçirmişse bu durumda hem üst işveren müteahhit hem de taşeron firma birlikte sorumlu olacak ve işçi, iki işverene de birlikte dava açabilecektir. Benzer şekilde eğer taşeron firma kendisine verilen işin bir kısmını başka bir taşeron firmaya vermişse, alt taşeron firmanın işçisi, iş kazasından doğan alacaklarını tüm işverenlerden talep edebilecektir.

Müteahhit ve taşeron arasında tüm sorumluluğun taşeron firmaya ait olduğuna dair bir taşeron sözleşmesi yapılsa dahi müteahhit, işçiye ve SGK’ya karşı olan sorumluluğundan kurtulamayacaktır. Ancak zararı ödeyen taraf, kusur oranı ve aralarındaki sözleşmeye göre diğer tarafa rücu edebilecektir.

Bu kapsamda Müteahhit tarafından işçiye 250.000 TL tazminat ödendiği bir durumda eğer taşeron firma %20 kusurluysa, Müteahhit ödenen meblağın %20’sini (50.000 TL) taşeron firmadan talep edebilecektir.

İşçi taşeron olmasa dahi yaşadığı iş kazasından ötürü müteahhit firmanın sorumluluğuna işverenin kusuru oranında gidilebilecektir. Bu kapsamda klima montajı için günübirlik gelen bir firmanın işçisinin başına moloz düşmesi halinde bu işçi uğradığı zararı genel hükümler uyarınca müteahhitten talep edebilecektir. Ancak bu zararın meydana gelmesinde müteahhidin herhangi bir kusuru olmaması halinde müteahhidin sorumluluğuna gidilemeyecektir.

Örneğin demirleri şantiye alanına taşıyan başka bir firmanın işçisinin geçirdiği trafik kazasından müteahhidin sorumlu olması düşünülemeyecektir.

YARGI KARARLARI

Taşeron işçi alacaklarından sorumluluk

Davacı, kıdem, ihbar tazminatı fazla çalışma, tasarrufu teşvik fonu ile vergi iadesinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm, süresi içinde davalı …. A.Ş. ile davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Dosya içeriğinden davacının, davalı taşeron …. Ltd. Şti. işçisi olarak çalıştığı, adı geçen şirketle asıl işveren …. A.Ş. arasında taşeron sözleşmesi bulunduğu, …. A.Ş.’nin asıl işveren konumunda olduğu bu nedenle hüküm altına alınan alacaklardan 1475 sayılı yasanın 1/son maddesi gereğince alt işverenle birlikte sorumlu olduğu anlaşıldığından …. A.Ş. hakkındaki davanın da kabul edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten

BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.12.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İnşaat Taşeron Sözleşmesi

Davacılar, murisinin geçirdiği kazanın …… olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki …… okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

KARAR

Dava, davacıların murisi …… Güneysu’nun …… ile sonuçlanan 09/06/2010 tarihindeki kazanın …… olduğunun tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, muris …… Güneysu’nun davalı ………… A.Ş.’nin fabrika binasında taşeron olarak iş alan …’nin …… kısmının kalfası olarak işçi çalıştırdığı, murisin eşine ait araç ile işçilerinden …’i evinden alıp inşaat alanına gelmeye çalışırken yolda …… kazası yaptığı, bu işçinin kendi işçisi olup herhangi bir kişiden talimat alıp bu işçiyi getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı … …… A.Ş.’ye ait fabrika inşatının yapımı hususunda bu şirket ile diğer davalı …… Tic Ltd Şti. arasında taşeronluk sözleşmesinin bulunduğu, muris …… Güneysu’nun bu inşaatta …… ustası olarak çalıştığı, olay günü yine bu inşaatta çalışan …’i evinden almak için inşaattan ayrıldığı, eşi adına kayıtlı……plakalı araç ile seyir halindeyken geçirdiği …… kazası neticesinde hayatını kaybettiği, Kurum tarafından düzenlenen 13/01/2015 tarihli İnceleme Raporunda murisin söz konusu inşaat işyerinde sigortalı olarak çalıştığının kabul edilmesi gerektiğinin ancak olayın işyeri dışında ve işin yürütümü sırasında meydana gelmediği, olayın işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelmediği belirtilerek olayın …… olmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda,

muris …… Güneysu’nun söz konusu inşaat işyerinde götürü usul iş alarak çalıştığını, hizmet aktine dayalı işçi olarak çalışmadığını kanıtlamak işverenin yükümlülüğündedir. Murisin, …… ustası olarak kendi nam ve hesabına çalıştığına ilişkin vergi kaydı, …… sigortalılık kaydı olmadığı sürece hizmet akti ile çalıştığının kabul edilmesi gerekir. Bu nedenle, muris …… Güneysu’nun …… ustası olarak bağımsız çalışmasını gösteren kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmadan ve işverenin talimatı doğrultusunda hareket edip etmediği belirlenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Taşeron sözleşmesi alacağı

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen taşeron sözleşmesine ilişkin hükmün süresi içinde, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, faturaya dayalı alacağın tahsili için giriştiği icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini, takibin durduğunu ileri sürerek itirazı iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin davacıdan toplam 14.879,21 TL bedelli üç adet fatura karşılığı mal aldığının doğru olduğunu, ancak müvekkili ile davacı arasında 25.000,00 TL bedelli taşeronluk sözleşmesi yapıldığını ve bu sözleşme uyarınca davacının kendi alacağını sözleşme bedelinden mahsup ettiğini, müvekkilinin taşeron sözleşmesi gereği edimini yerine getirmesine rağmen davacının sözleşmeden doğan bakiye bedeli ödemediğinden esasen davalının davacıdan alacaklı olduğunu, bahsedilen üç adet fatura dışındaki takip konusu faturaları kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Somut Olayda

Davacı 7 adet satış faturasından kaynaklanan alacağın tahsili için icra takibi başlatmıştır. Davalı 3 fatura nedeniyle 14.879,21 TL borçlu olduğunu, ancak aralarındaki taşeron sözleşmesi uyarınca kendilerinin 25.000,00 TL alacaklarından bu borcun mahsup edildiğini savunmuştur. Bunun dışında 26.12.2011 tarihli iki adet faturada … imzası bulunmaktadır. Satışta, kural olarak ispat yükü davacıya aittir. Mahkemece imzanın davalıya ait olup olmadığı araştırılıp davacıya ispat imkanı tanınıp, kabul edilen 3 adet fatura için ise davalının ödeme ve mahsup savunması üzerinde durulup sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.

İşçilik alacakları

Davacı, davalı işyerinde 15.03.2007-19.09.2009 tarihleri arasında geçen çalışmaları sebebiyle ödenmeyen kıdem, ihbar tazminatları ve diğer alacakları için başlattığı icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ve takibin devamı ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

Davalının tebligata rağmen duruşmaya katılmadığı gibi cevapta vermediği görülmüştür.

Mahkemece, davacının çalıştığını iddia ettiği dönemlerde hizmet cetveline göre dava dışı …. işyerinde çalışmalarının bulunduğu belirlendiğinden davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizce yapılan temyiz incelmesinde; davacının çalışmasının geçtiğini iddia ettiği dönemde davalı şirketin bu işi alt işveren olarak başka şirket veya gerçek kişilerden alıp almadığı, almış ise buna dair hizmet alım veya taşeronluk sözleşmelerinin getirtilerek davalı şirketin hukuki durumu saptanarak işçilik alacaklarından sorumlu olup olmadığının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi gerekçesi ile karar bolzulmuş bozmfadan sonra mahkemece eksik değerlendirme ile yine aynı şekilde husumetten davanın reddine karar verilmiştir.

Olay

Oysa … 01.06.2012 tarihli yazıda …. Şirketinin ….’den aldığı ihale işi için dokuz adet alt işveren başlığı açtırdığı bunlardan birinin de 0001 aracı no ile davalı şirket olduğu yine bu alt işveren ilişkisinde …. şirketinin işyeri numarasının …. olduğu davacının da bu numara ile hizmetlerinin bildirildiği, 13.09.2014 tarihli … yazısında da …. Şirketi ve davalı Şura şirketi arasında 21.04.2006-03.09.2009 arası …’den alınan işlerle ilgili taşeronluk sözleşmesinin dosyaya sunulduğu , öte yandan davacının sunduğu 17.04.2007 tarihli işe girişi bildirgesinin davalı şirket tarafından verildiği ve …. işyeri numarası ile davacının hizmetlerinin kuruma aylık otuz gün üzerinden ayrıca bir kere daha bildirildiği, yine aynı uyuşmazlık dönemler için açılan bir çok davada Dairemizin 2014/23692-23693-17091 esas sayılı dosyalarında Şura Şirketinin de sorumluluğu bulunduğu yönündeki mahkeme kararlarının onanadığı, yine davacıya ödeme yapılacağını bildiren içeriği itibaryle ihale konularını doğrulayan davalı işveren kaşe ve imzalı belgelerinin davacı tarafından dosyaya sunulduğu, çalışmanın ve işverenin davalı olduğu tanık tarafından da doğrulandığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.

Bu durumda tüm bu delillere ve emsal kesinleşen mahkeme kararlara göre davalı şirketin somut olayda işveren sıfatı bulunduğu davacının birden fazla sorumlu olan işverenlerden sadece birine dava yöneltmesinde bir engel bulunmadığı da dikkate alındığında davalı Şura Şirketinin alacaklardan sorumlu olduğu kabulü edilip mahkemece işin esasına girilerek istekler konusunda bir karar verilmesi gerekir.