Vasiyetname, mirasbırakanın son arzu ve isteklerini içeren tek taraflı bir hukuki işlemdir. Ölümle birlikte ölenin mirası açılır. Ancak mirasbırakanın bir vasiyetnamesi varsa önce vasiyetnamenin açılması gereklidir. Bu yazıda mirasbırakanın ölümünden sonra vasiyeti elinde bulunduran kişilerin ne yapmaları gerektiği, noterde düzenlenen vasiyetnamelerin mahkemeye nasıl iletildiği, vasiyetnamenin açılması, vasiyetnamenin açılması davası, vasiyetnamenin açılması dava dilekçesi nasıl yazılır, vasiyetnamenin açılması süresi nedir, mirasın açılması ve mirasın açılması davası gibi merak edilen konulara ilişkin ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.

Vasiyetnamenin açılması ve miras hukukuna yönelik sorularınızda bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz

 

https://youtu.be/iJCHrZejXkM

Vasiyetnamenin Açılması Nedir

Vasiyetnamenin açılması; vasiyetnamenin açılması davası ile olur. Bu sebeple mirasçıların toplanıp vasiyetnameyi okuması ve vasiyetin tüm gereklerini yerine getirmeleri hukuki olarak vasiyetin açılması anlamına gelmemektedir. Kaldı ki Kanun gereğince ölenin vasiyetnamesini elinde bulunduran kişilerin vasiyetnameyi, vasiyetçinin ölümünü müteakiben vakit kaybetmeksizin Mahkemeye iletmeleri gerekmektedir.

Mirasın Açılması Nedir

Mirasın açılması ise mirasbırakanın ölümü ile birlikte geride bıraktığı mal varlığının paylaşılabilir hale gelmesidir. Mirasın açılması aynı zamanda mirasbırakanın vasiyetname ve miras sözleşmesi gibi ölüme bağlı tasarruflarının da geçerlilik kazanmasını sağlar. Netice itibariyle mirasın açılması ile vasiyetnamenin açılması birbirinden farklı kavramlardır.

Vasiyetname Nasıl Açılır? Vasiyetnamenin Hakime Teslimi

Vasiyetname ölüme bağlı tasarruf şekillerinden birisidir. Bu sebeple ancak vasiyetçinin ölümü ile ifade eder. Vasiyetçi ölmeden önce vasiyetnamesinde yer alan hükümlerin hiçbiriyle bağlı değildir. Vasiyetçi istediği zaman vasiyetnamesinden dönebilir. Ancak ölümle birlikte bu artık mümkün olmaz. Bu durumda vasiyetname nasıl açılır sorusunun cevabında yapılması gereken ilk şey vasiyetin açılması davası açmak ve vasiyetnameyi hâkime teslim etmektir.

Bilindiği üzere Kanun’umuza göre kabul edilen üç tip vasiyet şekli bulunmaktadır. Bunlar el yazılı vasiyetname, resmi vasiyetname ve sözlü vasiyetnamedir. Her vasiyet çeşidinin hazırlanması farklı olduğu gibi mahkemeye iletilme usulleri de farklıdır. Bu sebeple vasiyetnamelerin mahkemeye tevdii konusunu her vasiyet tipi için ayrı ayrı inceleyelim:

Resmi Kurumda Saklanmayan El Yazılı Vasiyetnamenin Açılması:

Bilindiği üzere el yazılı vasiyetname tamamı mirasbırakanın tarafından elle yazılan vasiyet şeklidir. El yazılı vasiyetnamenin yapılabilmesi için en önemli şart vasiyet metninin, vasiyetin yazıldığı tarihin ve imzanın mirasbırakanın el ürünü olmasıdır. El yazılı vasiyetname için tanığa ya da resmi memura gerek yoktur.

Bu anlamda el yazılı vasiyetname yapılması en kolay vasiyet şeklidir. Ancak burada önemli olan husus el yazılı vasiyetnameyi muhafaza edebilmektir. Bu konuda mirasbırakanın yapabileceği şeyler sınırlıdır. Vasiyeti öldükten sonra bulunması için bir yere saklayabilir, güvendiği bir kişiye emanet edebilir ya da vasiyeti saklanması için notere bırakabilir. Sonuncu durumda vasiyeti mahkemeye iletecek olan kurum saklama işlemini yapan noterliktir. Bunu bir alt başlıkta inceleyeceğiz. Burada mirasçıların ya da 3. Kişilerin vasiyetnameyi bulduktan sonra yapmaları gereken işlemler anlatılacaktır.

Kanunumuza görevasiyeti elinde bulunduran mirasçı ya da diğer kişilerin vasiyetnamenin açılması davası açması ve vasiyetnameyi vakit kaybetmeksizin hâkime teslim etmeleri gerekmektedir. Vasiyetname mahkemeye iletilmezse ya da üzerinde değişiklikler yapılmış olursa bunun bazı hukuki yaptırımları mevcuttur. Öncelikle vasiyeti yok eden ya da mahkemeye iletmeyen yasal ve atanmış mirasçılar mirastan mahrum olurlar. Bununla birlikte vasiyet sebebi ile terekeden alacağı olan kimseler hak kaybına uğrayacakları için vasiyetnameyi gizleyen kişiye karşı tazminat davası açabilirler.

Resmi Kurumda Muhafaza Edilen El Yazılı Vasiyetnamelerin ve Resmi Vasiyetnamelerin Açılması:

Resmi vasiyetname, resmi bir memur önünde vasiyetçinin son istek ve arzularını yazılı ya da sözlü olarak iletmesi ile düzenlenir. Resmi vasiyetname genel olarak noter huzurunda düzenlenir. Bu sebeple vasiyetnamenin bir sureti noterlikte saklanır. Yine yukarıda belirttiğimiz gibi el yazılı vasiyetname de yıllık ödenecek cüz-i bir ücret karşılığında noter bünyesinde saklanabilir. Vasiyetnameyi muhafaza eden noterler bu durumu Nüfus Müdürlüğü’ne bildirir. Nüfus Müdürlüğü tarafından vasiyetçinin nüfus kayıtlarına vasiyeti bulunduğu şerhi koyulur.

Bilindiği üzere her ölümün Nüfus Müdürlüğü’ne bildirilmesi gerekmektedir. Nüfus Müdürlüğü ölen şahsın nüfus kayıtlarında vasiyet şerhini gördüğünde bu durumu derhal vasiyeti elinde bulunduran notere bildirir. Böyle bir durumda Noter muhafaza ettiği vasiyetnameyi Cumhuriyet Başsavcılığına tevdii eder. Cumhuriyet Başsavcılığı vasiyetçinin vasiyetnamesini açmakla yetkili olan mahkemeyi araştırır ve vasiyetnameyi mahkemeye iletir. Böylelikle vasiyetnamenin açılması davası Savcılık tarafından açılmış olur. Burada mirasçıların vasiyeti mahkemeye iletme sorumluluğu bulunmamaktadır.

Sözlü Vasiyetnamelerin Açılması:

Sözlü vasiyetname iseKanunumuzun sadece yakın ölüm tehlikesi içeren olağanüstü durumlar için kabul ettiği bir vasiyet şeklidir. Sözlü vasiyetname vasiyetçi tarafından iki tanığa bildirilir. Bu durumda tanıkların vasiyetnameyi vakit kaybetmeksizin yazıya geçirmesi ve mahkemeye iletmeleri gerekir.

Aksi takdirde sözlü vasiyetname geçersiz olur. Diğer iki vasiyet şeklinde vasiyetnamenin mahkemeye iletilmesi vasiyetçinin ölümünden sonradır. Ancak sözlü vasiyetnamede durum farklıdır. Vasiyetçi ölmeden önce de vasiyet mahkemeye iletilmiş olabilir. Vasiyetname düzenlendikten sonra vasiyetçi el yazılı ya da resmi vasiyetname yapma imkanı bulursa ya da 1 ay içerisinde ölmezse sözlü vasiyetnamenin bir hükmü kalmaz. Ancak ölüm gerçekleştiği takdirde vasiyetname halihazırda tanıklar tarafından mahkemeye iletildiği için mirasçıların herhangi bir sorumluluğu olmaz.

Vasiyetnamenin Açılması Davası Nedir?

Vasiyetçinin ölümün ardından vasiyetin mahkemeye iletilmesi ile açılan davaya vasiyetin açılması davası denir. Hâkim vasiyetnameyi açmadan önce mirasbırakanın tüm yasal mirasçılarını davet eder. Ancak mirasçıların vasiyetnamenin açılması esnasında Mahkemede hazır bulunmak zorunluluğu yoktur. Hiç kimse gelmese dahi vasiyetname yine de açılır.

Tüm mirasçılar usulünce davet edildikten ve taraf teşkili sağlandıktan sonra hâkim mirasbırakanın vasiyetnamesini açar ve tüm mirasçıların önünde okur. Hâkim vasiyetnameyi inceledikten sonra, tereke mallarına ilişkin defter tutma, mühürleme, imkân olduğu ölçüde ilgilileri dinleyerek miras mallarının paylaştırılmasından önce geçici olarak yasal mirasçılara teslimine veya mahkeme eliyle resmen yönetilmesine karar verir.  Böylece vasiyetnamenin açılması safhası tamamlanmış olur.

Mirasçılar dilerse vasiyetin kendilerini ilgilendiren kısmı kendilerine ve diğer mirasçılara tebliğ edilir. Nerede olduğu bulunamayan mirasçılara, vasiyetin kendilerine ilişkin bölümleri ilan yolu ile tebliğ edilir.

Bu aşamadan sonra vasiyetnameye itirazı olan mirasçıların itiraz süreleri işlemeye başlar. Yasal ve atanmış mirasçılar ya da vasiyet alacaklıları vasiyetname içeriğinin kendilerine bildirilmesinden itibaren 1 ay içerisinde vasiyetnameye itiraz edebilirler.

Hiç kimse itiraz etmezse ya da itiraz süreci olumsuz sonuçlanırsa vasiyetnamenin tenfizi aşamasına geçilir. Yasal ve atanmış mirasçılar hâkimden mirastaki paylarını gösterir mirasçılık belgesi (veraset ilamı) düzenlenmesini ve kendilerine verilmesini isteyebilirler.

Son olarak şunu belirtmek gerekir; vasiyetnamenin açılmasından itibaren 1 ay içerisinde itiraz etmemiş olan mirasçıların, ölümden itibaren işleyen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde vasiyetin iptali davası açma hakkı saklıdır. Bu konuda ayrıntılı bilgi için “Vasiyetnamenin İptali” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Vasiyetnamenin Açılması Süresi – Vasiyetname Ne Zaman Açılır?

Vasiyetname vasiyetçinin ölümünün ardından vakit kaybetmeksizin mahkemeye tevdii edilir. Kanun gereğince Mahkeme vasiyetnameyi 1 ay içerisinde açmak zorundadır. Mahkeme bu süre zarfında vasiyetçinin yasal mirasçılarını tespit eder ve davet eder.

Vasiyetnamenin Açılması Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Vasiyetnamenin açılması davası vasiyetçinin ölmeden önceki son yerleşim yerinde bulunan Sulh Hukuk Mahkemesinde açılır.

Vasiyetnamenin Açılması Dava Dilekçesi Nasıl Yazılır?

Vasiyetnamenin açılması davası, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne hitaben yazılacak bir talep dilekçesi ile yazılır. Bu dilekçede vasiyeti elinde bulunduran ve vasiyetin açılmasını talep eden kişi Davacı olarak gösterilir. Açıklamalar kısmında vasiyetçinin adı soyadı, ölüm tarihi belirtilir ve ölenin vasiyetnamesinin vasiyetnamenin açılması dava dilekçenin ekinde olduğu bu sebeple vasiyetçinin mirasçılarının davet edilerek vasiyetin açılması talep edilir.

“Vasiyetnamenin açılması dava dilekçesi hazırlanması hususunda destek almak için bize ulaşabilirsiniz.”

Mirasın Açılması

Kanunumuza göre miras, mirasbırakanın ölümüyle açılır. Mirasbırakanın ölmeden önce mirasıyla ilgili bazı tasarruflar da bulunmuş olur. Medeni Kanun’da kabul edilen iki tip tasarruf şekli vardır. Bunlar vasiyetname ve miras sözleşmesidir. Mirasbırakan vasiyetname ya da miras sözleşmesi ile mirasının paylaşılması noktasındaki iradesini ortaya koyar. Mirasçı atar ya da belirli mal vasiyetinde bulunur. Mirasbırakanın mirasına ilişkin yaptığı bu tür tasarruflar ve yasal mirasçıların paylarına düşen miras hakları terekenin mirasbırakanın ölümü anındaki durumuna göre değerlendirilir.

Mirasın Açılması Davasında Yetkili Mahkeme Neresidir?

Hukukumuzda mirasın açılması için dava açmaya gerek yoktur. Miras ölümle birlikte mirasbırakanın ölmeden önceki son yerleşim yerinde kendiliğinden açılır. Ancak mirasbırakanın vasiyetinin ya da miras sözleşmesinin iptali veya tenkisi davası, mirasın mirasçılar arasında paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davaları ise mirasbırakanın yerleşim yeri mahkemesinde görülür.

Kanuna göre mirastan mahrum olan kişiler dışındaki herkesin mirasçı ya da vasiyet alacaklısı olması mümkündür.

VASİYETNAMENİN AÇILMASI YARGI KARARLARI

Davacı ile davalı arasındaki vasiyetnamenin açılmasının olmadığı takdirde tenkis davasına dair hükmün onanması hakkında Dairece verilen ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Davacı; ölene ait el yazılı vasiyetnamenin açılmasını, ehliyetsizlik ve irade fesadı nedenleriyle iptalini, olmadığı takdirde tenkisini talep etmiştir.


Davalı; kanunda öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra davanın açıldığını savunarak, vasiyetnamenin açılmasına ilişkin davanın reddini istemiştir.


Mahkemece; vasiyetnamenin açılmasına ilişkin görülen davanın celsesinde davacının yüzüne karşı okunduğu, vasiyetnamenin ve dolayısıyla saklı payın zedelendiğinin davacı tarafça öğrenildiği bu tarih ile vasiyetnamenin açıldığı tarih arasında hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu gerekçesiyle, vasiyetnamenin açılması, iptali ve tenkis davalarının hak düşürücü süre yönünden reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Vasiyetname Nasıl Açılacaktır?

Hak düşürücü süre, vasiyetnamenin açılması ve iptali davalarında; mirasçının (davacının) tasarrufu (vasiyetnameyi), iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren, tenkis davalarında ise; saklı paylı mirasçının (davacının), bu payının zedelendiğini öğrendiği tarihten başlar.


Diğer taraftan, ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin açılması, iptali veya tenkisi istemiyle açılacak davalar için kanunda belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiş olduğundan kendiliğinden dikkate alınır.


Dairemizin önceki uygulamalarında; mirasçılar tarafından vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkisi istemiyle açılan davalarda, bir yıllık hak düşürücü sürenin, vasiyetnamenin  açılıp okunmasına dair kararın kesinleştiği tarihte işlemeye başlayacağı kabul edilmiştir.  Dairemizce görüş değişikliğine gidilmiş ve bir yıllık hak düşürücü sürenin, iptal davalarında; davacının vasiyetnameyi, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren, tenkis davalarında ise saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayacağı görüşü kabul edilmiştir.


Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının, mirasbırakanın ölümü ile mirasçı sıfatını kazandığı, mirasbırakana ait el yazılı vasiyetnamenin açıldığı, davacının da aralarında bulunduğu bir kısım yasal mirasçıların yüzüne karşı okunduğu, dolayısıyla davacının vasiyetnameyi ve buna bağlı olarak saklı payının zedelendiğini bu tarihte öğrendiği, davacının mirasbırakanın sağlığında gerçekleşen olgulara dayanarak açılan vasiyetnamenin saklı payının zedelendiği iddiasıyla tenkis istemini içeren işbu davayı açtığı, davacının vasiyetnameyi ve saklı payının zedelendiğini öğrendiği tarih ile işbu davayı açtığı tarih arasında bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde davacı vekilinin düzeltme isteğinin reddi gerekir.

Fotokopi Vasiyetnamenin Açılması

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin açılması davasında dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Açılması istenilen vasiyetnamenin fotokopi olduğu, üzerinde bulunan yabancı yazı ve kaşelerin onaylanmış tercümesinin bulunmadığı, açılacak vasiyetnamenin ekindeki fotokopi apostil şerhinin aslına ve onaylanmış tercümesine rastlanılmadığı, yine delil niteliğinde dosyada bulunan yazının onaylı tercümesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla; açılması istenen Türkçe el yazılı vasiyetnamenin aslının, üzerinde bulunan yabancı yazı ve kaşelerin onaylanmış tercümesinin, ekindeki fotokopi apostil şerhinin aslı ve onaylanmış tercümesinin, yine delil niteliğinde dosyada bulunan yazının onaylı tercümesinin dosyasına konulmasından sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.

Vasiyetnamenin Açılması Davası Nasıl Açılır?

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin açılması ve tenfizi davasında, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacılar, murisin vasiyetnamesi ile taşınmazlarını vasiyet ettiğini, murisin yaptığı vasiyetnamenin açıldığını ve okunduğunu dava konusu vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesini talep etmişlerdir.

Davalılar vasiyetnamenin açılmasına ve tenfizine ilişkin davanın reddini dilemişler, davalı ise süresinde sunmadığı cevap dilekçesi ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, vasiyetnamenin açılmasına karar verildiği gerekçesiyle bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairemizin; “dosyanın imha edildiğinin bildirildiği, dosya içerisinde yalnızca gerekçeli karar örneğinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Karar incelendiğinde; Medeni Kanun dönemine ait olduğu, söz konusu yargılama dosyasında davacının “kamu” olarak gösterildiği, karar içeriğinde murisin mirasçılarının tespiti yapılarak hazır olan mirasçılara dava konusu vasiyetnamenin okunduğu ve vasiyetnameye karşı beyanlarının alındığı, hüküm kısmında ise murise ait dava konusu vasiyetname içeriğinin aynen yazılmasının ardından vasiyetnamenin tenfizi ifadesinin kullanıldığı, bu şekilde hüküm tesis edildiği görülmektedir.

Açıklanan içeriği itibari ile her ne kadar hüküm kısmında “tenfiz” ifadesi kullanılmış ise de iş bu dosyanın vasiyetnamenin tenfizi dosyası niteliğinde değil vasiyetnamenin açılması dosyası niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, dayanak olarak alınan iş bu dosya, eldeki yargılama dosyasını konusuz bırakamaz.

Davacıların dava açılmadan önce müşterek mülkiyete çevrildiği, bu işlemin lehine vasiyet yapılana vasiyet okunduktan sonra gerçekleştiği, davanın bu hali ile ayna ilişkin olarak tapu iptal ve tescil davası olarak görülebileceği gerekçesiyle konusuz kalan dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki iştirak halindeki mülkiyetin hangi işlemle, ne şekilde müşterek mülkiyete çevrildiği tespit edilmeden tesis edilen hüküm, eksik araştırma ve inceleme neticesinde tesis edildiğinden usul ve yasaya aykırı bulunarak bozmayı gerektirmiştir.