Vasiyetnamenin tenfizi davası vasiyet edilen şeyin yerine getirilmesi açılan davayı ifade eder. Bu yazıda da; vasiyetin tenfizi davası nedir, ne zaman açılır, vasiyetin tenfizi davası kime karşı açılır, vasiyetin tenfizi davası hangi mahkemede görülür, vasiyetin tenfizi zamanaşımı kaç yıldır, vasiyetin tenfizi davası dilekçesi nasıl yazılır, vasiyetin tenfizi için tapu müdürlüğü tarafından hangi belgeler talep edilmektedir, vasiyeti tenfiz memuru kimdir gibi soruların cevaplarını bulabilirsiniz.

Vasiyetname ve miras hukukuna yönelik sorularınızda bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz

Vasiyetnamenin Tenfizi Nedir?

Vasiyetname ile yapılan ölüme bağlı tasarruflardan en önemlileri mirasçı atama ve mal vasiyetidir. Mirasbırakan bu şekilde ölümünden sonra geride bırakacağı mal varlığının tamamını ya da bir kısmını belirli bir kişiye ya da kişilere devreder.

Mirasbırakanın ölümünün ardından vasiyetnamesi Sulh Hukuk Mahkemesine tevdii edilir. Vasiyetname el yazılı vasiyet ise bu işlemi vasiyeti bulan kişi, genellikle mirasbırakanın mirasçıları yapar. Vasiyetname resmi şekilde düzenlenmişse Noterler vasiyeti Nüfus Müdürlüğü’ne bildirir ve vasiyetname vasiyetçinin nüfus kaydına şerh olunur. Vasiyetçinin ölümünün ardından bu durum Nüfus Müdürlüğü tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına, Savcılık tarafından ise ölenin son ikametgahının bulunduğu Sulh Hukuk Hâkimliği’ne bildirilir.

Mahkeme, Noterden vasiyetin bir suretini ister. Hâkim bütün mirasçıları davet eder ve vasiyetname açılır. Vasiyetname açılmasının akabinde mirasbırakanın yasal mirasçıları ve vasiyetnamesinde mirasçısı olmasını istediği kişiler, yani atanmış mirasçılar, mahkemeden kendilerine mirasçılık belgesi (veraset ilamı) verilmesini talep edebilir. Mirasçılık belgesinde atanmış mirasçılar ve bunların ne oranda mirasçı oldukları da yazılıdır. Mirasçılar bu belge ile miras malları üzerinde tasarruf edebilir. Özellikle terekede bulunan taşınmazlara ilişkin intikal işlemlerini gerçekleştirebilirler.

Ancak mirasbırakan vasiyetnamesinde bir kişiyi mirasçısı olarak atamadıysa, yalnızca belli bir malının bu kişiye verilmesini beyan etti ise burada belirli mal vasiyeti söz konusu olur.

Örneğin mirasbırakan vasiyetnamesinde İzmir’deki yazlık evi Ahmet’e bırakıyorum ya da kütüphanemdeki kitapların hepsini yeğenim Nazlı’ya bırakıyorum demişse burada belirli mal vasiyeti vardır. Nazlı ve Ahmet mirasbırakanın mirasçısı değil vasiyet alacaklılarıdır. Bu sebeple vasiyetnamede kendilerine bırakılması istenen mallar Nazlı ve Ahmet’e kendiliğinden geçmez. Nazlı ve Ahmet’in diğer mirasçılardan bu malların kendilerine verilmesini talep etmeleri yani vasiyetin tenfizini istemeleri gerekir.

Vasiyet alacaklısına bırakılan mal terekede bulunmazsa mirasçıların vasiyet alacaklısına karşı herhangi bir borcu olmaz. Yukarıdaki örnekten yola çıkarsak, mirasbırakan vasiyetnamesini düzenledikten sonra ve ölmeden önce İzmir’deki yazlığını sattı ise mirasçıların Ahmet’e karşı herhangi bir borcu kalmaz.

Ancak vasiyet edilen mal terekede mevcutsa mirasçıların bu malları vasiyet alacaklısına vermeleri gerekir. Vermek istemedikleri takdirde lehine belirli mal vasiyet edilen vasiyet alacaklılarının yapılabileceği tek şey vasiyetin tenfizi davası açmaktır. Zira Yargıtay’ın yerleşik kararları uyarınca, vasiyetin açıldığı ve mirasçılara okunduğu Sulh Hukuk Mahkemesi aynı zamanda vasiyetin tenfizi için karar verme yetkisine sahip değildir.

Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Nedir? Ne Zaman Açılır?

Vasiyetin açılmasının ve itiraz sürelerinin geçmesinin ardından lehine belir bir mal vasiyet edilmiş vasiyet alacaklısı bu malı mirasçılardan talep eder. Ancak yasal mirasçılar vasiyet alacaklısına bırakılan malı vermek konusunda çok istekli olmayabilir.

Bu sebeple özellikle taşınmaz malların tapuda devri için lehine belirli bir gayrimenkul bırakılmış olan vasiyet alacaklısının, vasiyetin tenfizi davası açarak mahkemeden söz konusu gayrimenkulün kendisine devredilmesini istemesi gerekir. Bu davanın neticesinde; hakim vasiyeti inceler ve vasiyet alacaklısı lehine belirli bir gayrimenkul bırakıldığına kanaat getirirse söz konusu gayrimenkulün tapu sicilinde vasiyet alacaklısı adına kaydedilmesine karar verir.

Vasiyetnamenin açılmasının ardından mirasçıların vasiyetin iptalini istemek için 1 yıl hak düşürücü süreleri bulunmaktadır. Mirasçılar bu bir yıllık süre içerisinde vasiyetin kanuni şekil şartlarını taşımadığını ya da hata, hile veya tehdit altında düzenlendiğini iddia ederek vasiyetnamenin iptalini talep edebilir. Mirasçılar söz konusu iddialarını ispat edebilirse vasiyetin iptaline karar verilir ve bu durumda vasiyetle lehine belirli bir mal bırakılmış olan vasiyet alacaklısının da herhangi bir hakkı kalmaz.

Lehine belirli bir mal vasiyet edilmiş vasiyet alacaklısının bu malın kendisine verilmesini yani vasiyetnamenin tenfizini talep edebilmesi için yasal mirasçılar tarafından vasiyetin iptalinin talep edilebileceği 1 yıllık süreyi beklemeye gerek yoktur. Vasiyet alacaklısı vasiyetin tenfizi davasını vasiyetin açılmasının akabinde hemen açabilir.

Ancak vasiyetnamenin tenfizi davası açıldıktan sonra yasal mirasçılar tarafından vasiyetnamenin iptali davası açılırsa bu durum bekletici mesele yapılır ve vasiyetnamenin tenfizi davası vasiyetnamenin iptali davası sonuçlanana kadar bekletilir.

Vasiyetin iptali davası neticesinde mahkeme vasiyetnamenin iptaline karar verirse vasiyetnamenin tenfizi davası da konusuz kalır. Bu durumda dava açılırken alınan mahkeme harç ve masrafları da vasiyet alacaklısının üzerinde bırakılır. Ancak vasiyetin iptali davası sonucunda davanın reddine karar verilirse vasiyetnamenin tenfizi davası görülmeye devam edilir ve mahkeme tarafından vasiyet bırakılan malın vasiyet alacaklısı davacı adına tesciline karar verilir.

Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Kime Karşı Açılır?

Vasiyetnamenin tenfizi davası mirasbırakanın tüm yasal ve atanmış mirasçılarına karşı açılır. Davanın tüm mirasçılara açılmaması bozma sebebidir. Bu sebeple davada taraf teşkilinin sağlanmış olmasına dikkat edilmelidir. Dava görülmeye başlanmadan önce mahkeme mirasbırakanın tüm mirasçılarının tespit etmeli ve tüm mirasçılara tebligat çıkarılmalıdır.

Mirasçılara ilişkin adres araştırması yapılmasına rağmen adres bilgisine ulaşılamazsa dava mahkeme tarafından ilan edilir. Buna karşılık mirasbırakan vasiyetinde bir vasiyeti yerine getirme görevlisi (vasiyeti tenfiz memuru) atadıysa vasiyetnamenin tenfizi davası doğrudan vasiyeti yerine getirme görevlisine karşı da açılabilir.

Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Vasiyetnamenin tenfizi davasının Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılması gerekmektedir. Vasiyetnamenin tenfizini isteyen vasiyet alacaklısı bu talebini içerir bir dilekçe ile mirasbırakanın son yerleşim yerinde bulunan Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurmalıdır.

Vasiyetnamenin Tenfizi Zamanaşımı Kaç Yıldır?

Türk Medeni Kanunu madde 602 gereğince; vasiyet alacaklısının vasiyeti tenfiz davası açma hakkı, lehine belirli bir mal vasiyet edildiğini öğrendiği tarihten ya da vasiyete göre bu mal kendisine daha geç bir tarihte devredilecekse bu tarihten itibaren 10 yıl içinde kullanılmadığı takdirde zamanaşımına uğrar.

Örneğin vasiyetnamede “Ali’ye Malatya’daki kayısı bahçemi bırakıyorum.” denmişse Ali, kendisine kayısı bahçesi bırakıldığını öğrendiği tarihten itibaren 10 yıl içinde vasiyetin tenfizi davası açabilir. Vasiyetnamede “Ölümünden itibaren 5 yıl geçtikten sonra Malatya’daki kayısı bahçelerini Ali’ye verin.” Denmişse bu durumda Ali’nin vasiyetnamenin tenfizini isteme hakkı mirasbırakanın ölümünden itibaren 5 yıl geçtikten sonra başlar ve 10 yıl sonra sona erer. Sonuç olarak Ali’nin vasiyetnamenin tenfizi davası açmak için mirasbırakanın ölümünden itibaren 15 yıl zamanı vardır. 15 yıl sonra dava açma hakkı zamanaşımına uğrar.

Vasiyetin Tenfizi Davası Dava Dilekçesi Nasıl Yazılır? Vasiyetin Tenfizi Davası Dava Dilekçesi Örneği

Vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyet alacaklısının Asliye Hukuk Mahkemesine vereceği vasiyetin tenfizi dava dilekçesi ile açılır. Vasiyetnamenin tenfizi dava dilekçesinde davacı, davalı tüm mirasçılar ya da varsa vasiyetin tenfizi memuru taraf gösterilir. Davalıların TC kimlik numaralarının ve biliniyorsa adreslerinin de dilekçeye yazılması gerekir. Mirasçıların adresleri bilinmiyorsa tebligat adreslerinin araştırılması mahkemeden istenir.

Vasiyeti tenfiz dilekçesinin açıklamalar kısmında vasiyetnameye ilişkin bilgiler ve davacı vasiyet alacaklısı lehine vasiyet edilen mala ilişkin bilgiler yer alır. Dilekçede hakimden vasiyetnamenin usulüne ilişkin açılıp okunduğu, mirasçıların yasal süre içerisinde vasiyete itiraz etmediği ya da itiraz sürecinin olumsuz olarak sonuçlandığının tespiti ile vasiyet bırakılan malın davacı vasiyet alacaklısına verilmesine karar verilmesi istenir.

Bununla birlikte vasiyeti tenfiz davası dilekçesinde vasiyet alacaklısı olduğunu iddia eden kişinin iddiasını ispatlamak için delil bildirmesi de gerekir. Bu delillerden başlıcaları vasiyetnamenin onaylı sureti, vasiyetin açan mahkeme bilgileri ve mahkeme tarafından tutulan tutanaklar, mirasçılar adına düzenlenen mirasçılık belgesidir. Davacı vasiyet alacaklısı bunların yanında mirasbırakanın iradesini ispat edebilecek belge ya da tanık gibi tüm delilleri vasiyetin tenfizi davasında kullanabilir.

Vasiyetin tenfizi davası dilekçesi hazırlamak isteyen vasiyet alacaklılarının davayı açmadan önce hak kaybı yaşamamak miras hukukunda uzman bir avukata danışmaları, imkân olduğu takdirde dava sürecini de avukattan destek alarak yürütmeleri faydalı olacaktır. Aksi takdirde davayı açıldığı esnada yanlış bir işlem yapılması ya da hukuki sürelere riayet edilmemesi söz konusu olabilir. Bu haller de dava yeniden açılabilir. Fakat davacı tarafından mahkemeye ödenen harç ve masraflar davacı üzerinde bırakılır.

Vasiyetin Tenfizi Davası Mahkeme Masrafları

Vasiyetin tenfizi davasında davacıdan nispi harç alınmaktadır. Bunun anlamı vasiyet konusu tenfizi istenen malın değeri arttığı ölçüde Mahkeme tarafından talep edilecek harç miktarı da artacaktır. Başvurucunun nispi harcın yanında başvuru harcı, karar harcı ve mahkeme masraflarına yatırması gerekmektedir.

Vasiyetin Tenfizi İçin Tapu Sicil Müdürlüğü Tarafından Talep Edilen Belgeler

Mirasbırakanın taşınmazlarının mirasçılar adına intikali gerçekleştirilirken Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından bazı belgeler talep edilmektedir. Bunlar genel olarak taşınmazın kendi adına tescilini talep eden kişilerin mirasçı olup olmadığını ispata yarar belgelerdir. Söz konusu belgelerin nelerden ibaret olduğunu incelerken yasal ve atanmış mirasçılar ile lehine belirli bir gayrimenkul bırakılmış vasiyet alacaklısını birbirinden ayırmak gerekir.

Yasal ve Atanmış Mirasçıların Tescil Talepleri İçin Talep Edilen Belgeler

Vasiyetnamenin açılmasının ve itiraz/iptal sürelerinin tamamlanmasının ardından yasal ve atanmış mirasçılar sulh hukuk mahkemesinden kendilerine mirasçılık belgesi (veraset ilamı) verilmesini isteyebilir. Bu belgede tüm mirasçılar ve bunların miras payları gösterilmektedir. Bu sebeple mirasbırakanın yasal ve atanmış mirasçıları tapu sicilinde gerçekleştirilecek intikal işlemleri için yalnızca veraset ilamı yeterlidir. Yasal ve atanmış mirasçıların her biri tek başına veraset ilamını göstererek taşınmazın mirasçılar adına tescilini isteyebilir. Tescil tüm mirasçılar adına yapılır. Tüm mirasçılar taşınmaza el birliği ile malik olur. Ancak mirasçıların tümü tapu sicil müdürlüğüne birlikte giderek taşınmazın paylı mülkiyet olarak tescilini talep ederse taşınmaz, mirasçılara paylı mülkiyet şeklinde intikal eder ve her mirasçı kendi payı üzerinde diğer mirasçılardan bağımsız olarak tasarruf edebilir.

Vasiyet Alacaklısının Tescil Talebi İçin Gerekli Belgeler

Taşınmazın vasiyet alacaklısı adına tescili işlemi üç şekilde gerçekleşebilir;

  • Tescil vasiyet alacaklısı adına mirasçılar tarafından talep edilebilir: Mirasbırakanın yasal mirasçılarının vasiyet alacaklısı adına tapuda işlem yapabilmek için mirasçılık belgesi, onaylı vasiyetname örneği ve tenfiz davası neticesinde verilmiş mahkeme kararı gerekir. Bu belgelerle birlikte tapu müdürlüğüne gidildiğinde mirasbırakan adına kayıtlı gayrimenkul vasiyetçi adına tescil edilebilir.
  • Tescil vasiyet alacaklısı adına vasiyeti yerine getirme görevlisi tarafından talep edilebilir: Mirasbırakan vasiyetnamesinde vasiyeti yerine getirme görevlisi atanmış ise, vasiyeti yerine getirme görevlisi de miras bırakılan malın vasiyet alacaklısı adına tescilini isteyebilir. Bunun için öncelikle onaylı vasiyet örneğinin ibraz edilmesi şarttır. Ancak vasiyeti tenfiz davası neticesinde verilecek mahkeme kararına gerek yoktur. Bu sebeple vasiyeti yerine getirme görevlisinin bulunması vasiyet alacaklısı için büyük bir kolaylık getirir. Ancak yine de tapu tescil işlemleri için ödenmesi gereken harç ve masrafların vasiyet alacaklısı tarafından ödenmesi gerekmektedir.
  • Tescil bizzat vasiyet tarafından talep edilebilir: Lehine belirli bir gayrimenkul bırakılmış vasiyet alacaklısının durumu farklıdır. Öncelikle vasiyet alacaklısı mirasçı kabul edilmemektedir. Bu sebeple tapu müdürlüğünde mirasçılık belgesi (veraset ilamı) gösterebilmesinin imkânı yoktur. Vasiyet alacaklısı kendisine bırakılan taşınmazın adına tescilini talep edebilmek için öncelikle vasiyetnamenin tenfizi davası açmalı ve mahkemeden söz konusu gayrimenkulün adına tescil edilmesi için karar almalıdır. Vasiyet alacaklısı vasiyetnamenin tenfizi mahkeme kararı, kimlik, 1 adet fotoğraf, zorunlu deprem sigortası (binalar için), gayrimenkulün bulunduğu belediye tarafından düzenlenen emlak beyan değeri ve onaylı vasiyetname örneği ile birlikte tapu müdürlüğüne giderek kendisine miras bırakılan taşınmazı üzerine alabilir. Bu işlem için taşınmazın emlak değeri beyanı üzerinden tapu harcı ve bir miktar masraf alınır.
  • Vasiyet Alacaklısı ve Mirasçılar Arasında Protokol Düzenlenmesi Durumunda: Mirasçılar ile vasiyet alacaklısı aralarında vasiyetnamede yer alan miras paylaşımına ilişkin bir protokol düzenleyebilirler. Bu durumda bu protokolün vasiyetin tenfizi davasında mahkemeye sunulması ve hâkimin tenfiz kararı verirken protokole atıf yapması gerekir. Böyle bir durumda vasiyetnamenin onaylı sureti ile birlikte bu protokolün de onaylı bir suretinin tapu müdürlüğüne ibraz edilmesi gerekir.

Vasiyeti Tenfiz Memuru Kimdir? Vasiyeti Tenfiz Memurunun Görevleri Nelerdir?

Mirasbırakan vasiyetini hazırlarken, vasiyetinde yer alan son arzu ve isteklerinin yerine getirilmesi için bir veya birkaç kişiyi vasiyeti yerine getirme görevlisi olarak vazifelendirebilir. Bu kişilere vasiyeti tenfiz memuru denmektedir.

Mirasbırakanın vasiyetnamesinde güvendiği bir kişiyi vasiyeti tenfiz memuru olarak atamasında çok büyük faydalar vardır. Mirasbırakan bu yolla mirasçılarının yalnız kendi çıkarların uygun ve vasiyetnameye aykırı şekilde hareket etmelerini engellemiş olur. Vasiyeti yerine getirme görevlisi adeta mirasbırakanın savunucusudur. Diğer yandan mirasçılar arasında çıkabilecek uyuşmazlıklara engel olur ve sükunu sağlar. Bu anlamda vasiyeti tenfiz memuru mirasçıların üstünde bir konumdadır.

Vasiyeti tenfiz memurunu sadece mirasbırakan atayabilir. Ancak mirasbırakan vasiyetnamesinde, vasiyeti tenfiz memuru tayin etmeyerek, bu tayin işinin başka bir kişiye bırakmışsa bu da geçerli olur.

Vasiyetname açıldıktan sonra mirasbırakan tarafından vasiyeti tenfiz memurunun atandığı görülürse Mahkeme bu durumu vasiyeti tenfiz memuruna tebliğ eder. Vasiyeti tenfiz memuru tebliğden itibaren 15 gün içinde görevi kabul veya reddeder. Vasiyeti tenfiz memuru olarak atanan kişi bu görevi kabul etmek zorunda değildir. Zira görevi kabul etmenin doğuracağı bazı yükümlülük ve sorumluluklar mevcuttur. Tebliğden itibaren 15 gün içerisinde cevap vermediği takdirde vasiyeti tenfiz memurunun bu görevi kabul ettiği varsayılır.

Vasiyeti tenfiz memuru hizmetlerine karşılık uygun bir ücret isteyebilir. Vasiyeti tenfiz memuruna verilecek ücret hakkında vasiyetnamede bir hüküm varsa ücret buna göre takdir olunur. Ancak vasiyetnamede vasiyeti tenfiz memuru hiç ücret almasın gibi bir hüküm varsa bu hüküm uygulanmaz.

Vasiyeti tenfiz memurunun yetkileri

Vasiyeti tenfiz memurunun yetkileri vasiyetnamede belirtilir. Belirtilmemişse kanuna göre takdir olunur. Vasiyeti yerine getirme görevlisi genel itibariyle mirasbırakanın son isteklerinin yerine getirilmesi için gerekli bütün işlemleri yapmakla yükümlüdür.

Vasiyeti tenfiz memuru göreve başladıktan sonra gecikmeksizin terekedeki malların, mirasbırakanın alacaklarının ve borçlarının listesini düzenler. Bu işlem süresince mümkün olduğu takdir de mirasçılar da hazır bulunur.

Miras paylaştırılmadan önce tereke malları vasiyeti tenfiz memurun hâkimiyeti ve idaresindedir. Vasiyeti tenfiz memuru, tereke alacaklarını tahsil eder ve mirasbırakanın borcu varsa bunları tereke malları ile öder. Terekenin paylaştırılmasına ilişkin plan hazırlar.

Vasiyeti tenfiz memuru tereke malları üzerinde tasarruf edebilir. Bu malları satabilir. İpotek koydurabilir ya da üçüncü kişilere intifa hakkı verebilir.  Ancak bunun için kendisine vasiyetnamede yetki verilmiş olması ya da sulh hukuk hâkimi tarafından izin verilmesi gerekmektedir. Hâkim izin vermeden önce imkân varsa mirasçıları dinler.

Vasiyeti yerine getirme görevlisi mirasın paylaştırılmasını yapmaya da yetkilidir. Paylaşma mirasbırakanın iradesi doğrultusunda yapılır. Mirasçılar karşı çıksalar bile vasiyeti tenfiz memuru mirasbırakanın vasiyetnamede yer alan talimatlarına uymak zorundadır.

Vasiyeti tenfiz memuru tereke ile ilgili dava ve icra takiplerinde miras ortaklığını temsil eder. Yani miras sebebi ile mirasçılara tümüne açılması gereken davalar sadece vasiyeti tenfiz memuruna açabilir. Aynı şekilde tereke sebebi ile açılması gereken davaları vasiyeti tenfiz memuru tek başına açabilir. Özellikle mirasçı sayısının fazla olduğu durumlarda vasiyeti tenfiz memurunun varlığı dava ve takipler açısından büyük kolaylık sağlar. Zira mirasçıların birlikte hareket etmeleri kuralı dava ve takiplerin uzamasına sebep olmaktadır.

Vasiyeti tenfiz memuru sulh hukuk hakimin denetimi altındadır. Vasiyeti yerine getirme görevlisinin yetersiz olduğu, ağır ihmalinin bulunduğu veya görevini kötüye kullandığı tespit edilirse görevine geçici veya devamlı olarak son verilir. Vasiyeti tenfiz memuru bu karara karşı 15 gün içerisinde asliye hukuk mahkemesinde itiraz edebilir.

Vasiyeti tenfiz memurunun kusurundan ötürü mirasçıların ya da vasiyet alacaklılarının haklarına zarar gelirse bu kişiler zararı ispat edebildikleri ölçüde vasiyeti tenfiz memurundan tazminat talep edebilir.

VASİYETNAMENİN TENFİZİ YARGI KARARLARI

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin süreden reddine dair kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:


Davacı dilekçesinde; muris vasiyetnamesi ile gayrimenkulde sahibi bulunduğu hissesini ve annesine intikal edecek olan tüm hak ve hisselerini serbest iradesi ile ölümünden sonra Yaşamı Destekleme Derneğine terk ve tahsis edilmesini vasiyet ettiğini, bu sebeple murisin bahse konu parseldeki tüm mülkiyet haklarının müvekkiline intikalini ve vasiyetnamenin bu şekilde yerine getirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.


Mahkemece; davanın kabulü ile; taşınmazda muris üzerine kayıtlı pay ile muris annesi intikal edecek olan payın iptali ile taşınmazdaki payın lehine vasiyet olunan adına tapu kütüğüne kayıt ve tesciline, davaya konu vasiyetnamenin bu şekilde tenfizine, dolu kayıt sistemi gereği taşınmazdaki payın veraset ilamı gereği verasette iştirak olarak tapu kütüğüne kayıt ve tesciline karar verilmiştir.



Mahkemece; bozmaya uyularak açılan vasiyetin tenfizi davasının kabulü ile, Muris tarafından düzenlenen ve sayılı ilamıyla açılıp kesinleşmiş bulunan vasiyetnamenin tenfizi ile taşınmazın muris adına kayıtlı hissenin ve muris annesinden intikal eden hissenin iptali ile, hissenin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; davalı vekilinin hükmü temyizi üzerine; talebin reddine karar verilmiş; ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tebligat

Her ne kadar, mahkemece; ek karar ile, vasiyetin tenfizine ilişkin davada davalının yasal süre geçtikten sonra yapılan temyiz talebi reddedilmiş ise de; elektronik tebligat usulünün düzenlendiği Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesindeki düzenleme hükmü incelendiğinde; söz konusu tebligatın davalı vekilinin elektronik adresine 25.04.2019 tarihinde ulaşmış olup, bu tarihi izleyen beşinci günün sonu olan 30.04.2019 tarihinde davalıya tebligat yapılmış sayılacaktır.


Buna göre, vasiyetnamenin tenfizine ilişkin davada davalı vekilinin 13/05/2019 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla gereği düşünüldü:


Vasiyetin tenfizine ilişkin dosyadaki yazılara, göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verildi

Vasiyetnamenin Tenfizi Davası

Davacı ile davalı aralarındaki vasiyetame yorumu ve vasiyetnamenin tenfizi davasına dair İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen hükmün onanması hakkında dairece verilen ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir:


Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde, murisin çocuksuz ve dul olarak vefat ettiğini, vefatından 4 ay evvel düzenleme şeklinde vasiyetname ile müvekkili lehine vasiyetname düzenlendiğini, vasiyetnamenin Sulh Hukuk Mahkemesinin kararının dosyada okunduğunu, Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının dosya ile vasiyetnamenin tenfizi davası açıldığını, Maliye Hazinesinin çocuksuz ve dul vefat eden murisin tüm mirasının hazineye devri için vasiyetnamenin iptalini istediğini ve tenfiz davası ile birleşen bu davada mahkemenin iptal talebini reddederek vasiyetnamenin tenfizine karar verdiğini belirtmiştir.

Bu noktada

Sulh Hukuk Mahkemesinin müvekkilinin murisin tek ve kanuni mirasçısı olduğunun belgelendiğini, murisin Türkiye Cumhuriyetinde mal varlığı olmadığını, murisin bütün mal varlığının yurtdışında olduğunu, vasiyetnameden murisin yurtdışı malvarlığını vasiyet ettiğinin anlaşıldığını, murisin vefatından önce gayrimenkullerin satılması için avukata ve müvekkilinin annesine özel vekaletname verdiğini, davalıların vasiyetnameye rağmen vukuatlı nüfus kayıt örneğinde vasiyetin gözükmemesi nedeniyle Kadıköy Sulh Hukuk Mahkemesinin ilamı ile veraset ilamı çıkarttıklarını ve yurtdışında murise ait mal varlıklarını usulsüz olarak sattıklarını ve satmaya devam ettiklerini belirterek, murisin müvekkiline yurtdışında bulunan malvarlığını vasiyet edip etmediğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Tenfizin Hükmü


Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının vasiyetnameyi öğrendiği tarihten itibaren 17 yıl geçtiğini belirterek zamanaşımı itirazında bulunmuş, murisin vasiyetnamede açık seçik Türkiye’de ki malvarlığını vasiyet ettiğini, vasiyetnamede yer alan tereddütsüz bir ifadeyi vasiyetname dışı olgularla değişik bir anlamda yorumlamaya kalkışmanın mümkün olmadığını, murisin asıl arzusunun davalının annesine verdiği vekaletname ile yurtdışındaki malları satmak olduğunun aşikar olduğunu, davacının vasiyetnamenin gerçeğe aykırı tercümesini yaptırarak gayrimenkulleri üzerine tescil ettirmeye çalıştığını, ancak başarılı olamadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.


Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasında davacının davaya konu vasiyetnamenin tenfizi talebi incelenmiş olup, davacı o davada murisin yurtdışındaki mallarını vasiyet etmek istediğini öne sürmediğini, Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyası kesin hükme bağlanmış olduğundan, davanın usulden reddine dair verilen hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir


Dava; vasiyetnamenin yorumlanması ve tenfizi istemine ilişkindir.


Tüm bu açıklamalar ışığında, somut olaya bakıldığında;

Davacı dava dilekçesinde, murisin düzenleme şeklinde vasiyetnamesi ile murisin yurtdışındaki malvarlığını vasiyet ettiğinin anlaşıldığını, murisin Türkiye Cumhuriyeti dahilinde mal varlığı olmadığını, murisin bütün mal varlığının yurtdışında olduğunu, her ne kadar vasiyetnameye T.C. sınırları dahilinde ifadesi ile başlansa da murisin gerçek iradesinin yurtdışında bulunan mallarını davacıya vasiyet etmek olduğunu belirterek, vasiyetnamanin yorumlanmasını istemiş, mahkemece Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasında davacının davaya konu vasiyetnamenin tenfizi talep edilmiş olup, bu dosya kesin hükme bağlanmış olduğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.


Dosyadaki bilgi ve belgelerden; murisin 1998 tarihli vasiyetnamesi ile

“T.C. sınırları dahilinde gerek halen sahibi ve hissedarı olduğum gerekse de bundan böyle sahibi, hissedarı olacağım bilcümle hak, hisse tamamını, bilcümle menkul mallarımı, ev eşyalarımı, bilümüm nakil vasıtalarını, hisse senedi, tahvil, ziynet gibi kıymetlerimin tamamını tek kanuni varisime kimsenin tesiri altına kalmadan vasiyet ediyorum”

demekle davacı lehine vasiyetname düzenlettirdiği, murisin ölümünden sonra vasiyetnamenin açılıp okunduğu, vasiyetnamenin Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı ile vasiyetnamenin tenfizine karar verildiği anlaşılmaktadır.


Ancak ne var ki

taraflar arasında görülen 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasında davacı söz konusu vasiyetnamenin ifasını talep ederken, eldeki davada davacı söz konusu vasiyetnamede ,murisin gerçek iradesinin yurtdışı sınırları dahilinde bulunan mallarını vasiyet etme niyeti olduğu iddiası ile vasiyetnamenin yorumlanmasını talep etmiştir.

Bu durumda, her iki davanın sebeplerinin aynı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu nedenle önceki kararın eldeki dosya açısından kesin hüküm oluşturduğundan söz edilemez.


Ancak, iş bu davanın açıldığı tarih itibariyle, dava konusu vasiyetnamenin Asliye Hukuk Mahkemesi kararının ilamı kapsamında tenfizine karar verildiği anlaşılmakla; davanın iş bu vasiyetnamenin yorumlanmasını talep etmede hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, vasiyetin tenfizine ilişkin kesin hükme bağlanmış olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir